Erzurum’da yetiÅŸen Evliyadan Garip Hafız’ın "rahmetullahi aleyh" yanına bir gün bir genç gelip;
- Efendim, bana dua eder misiniz? diye ricada bulundu.
Mübarek zat sordu:
- Nasıl dua istiyorsun evladım?
- Åžey efendim, son nefeste “Allah” diyerek ölmeyi istiyorum.
Bu, hoÅŸuna gitti büyük Velinin:
- Aferin evlat, çok iyi bir ÅŸey istiyorsun. Ama o son nefes dediÄŸin vakit ne zamandır acaba? Onu biliyor musun?
Delikanlı olumsuzca dudak büktü:
- Bilmem efendim.
Gülümsedi mübarek zat:
- Her an son nefes olabilir evladım. Belki de ÅŸu anda son nefeslerini alıyorsun da farkında deÄŸilsin. Ecel ani gelir çünkü.
Genç heyecana kapıldı birden:
- EÄŸer öyleyse ÅŸimdi ne yapmalıyım hocam?
- Evladım, sen son nefeste “Allah” demek istemiyor musun?
- Hem de çok istiyorum.
- Öyleyse ne duruyorsun, ÅŸimdiden söyle. Alıştır dilini. Böyle yaparsan, son nefeste Allah demen kolay olur. Hem belli mi olur, belki de yakındır ecelin.
Genç, baÅŸladı Allah demeye.
Hakikaten de yakınmış eceli.
Bir kaç gün sonra vefat etti.
Hem de “Allah!” diyerek.
Allah beni seviyor mu?
Bu zat, bir akşam evde hanımıyla oturmuş sohbet ediyorlardı ki, bir ara arzetti hanımı:
- Efendi, ben bir ÅŸeyi çok merak ediyorum.
- Hayırdır hanım. Neyi merak ediyorsun?
- Allahü teâlâ beni seviyor mu acaba?
Mübarek sordu:
- Peki sen Allahü teâlâyı seviyor musun hanım?
- Elbette. Hem de çok seviyorum.
Buyurdu ki:
- Öyleyse O da seni çok seviyor. Çünkü sevgi yukardan gelir. O seni sevmeseydi, sen Onu sevemezdin.
|