Hindistan’da yetiÅŸen Velilerden Gulam Muhammed Masum hazretleri "rahmetullahi aleyh", bir sevdiÄŸinin düÄŸün yemeÄŸine gitmiÅŸti bir gün.
Herkes edeple otururken, gencin biri gevezelik ediyor, gülünç ÅŸeyler anlatarak, hem kendi gülüyor, hem de oradakileri güldürüyordu.
Büyük Veli kızmadı ona.
Hatta acıyıp şefkatle baktı ve;
- Ey genç, Allahü teâlâ neÅŸeni arttırsın! buyurdu.
Ve sordu ardından:
- Bu neÅŸeli halinin sebebi nedir evladım? Ne için böyle çok sevinçlisin?
Genç cevap vermeyince tekrar sordu:
- “Ölüm” ve “Ahiret”e hazır mısın ki böyle çok gülüyorsun?
Delikanlı önüne baktı.
Az önceki pervasızlığından dolayı çok mahcuptu.
PiÅŸmanlık içinde;
- Özür dilerim, dedi.
Utancından kıpkırmızı olmuştu.
Büyük Veli sevdi bu genci.
Nasihate devamla;
- Evladım, ecel ani gelir, buyurdu. Hepimiz ölüme hazırlanmalıyız.
Delikanlı edeple sordu:
- Gençler de mi hazırlanmalı efendim?
- Elbette. Ölenler hep ihtiyar mı evladım?
- Ama hocam ben hem gencim, hem de sıhhatliyim. Hiçbir hastalığım da yoktur.
Mübarek, ÅŸefkatle baktı ona:
- Aniden hastalanıp da ölen gençleri duymadın mı oÄŸlum? Kim bilir, belki senin de eceline az kalmıştır.
Delikanlı korkmaya başladı:
- Gerçekten olabilir mi efendim?
- Neden olmasın evladım. Gülmeyi bırakıp ölüme hazırlan ki, üç gün sonra kabirde olabilirsin.
Delikanlı iyice inanmıştı bu zata:
- Üç gün mü dediniz? Peki ne yapayım öyleyse?
- Hemen tövbe et oÄŸlum. Zira günahına tövbe eden hiç günah iÅŸlememiÅŸ gibidir.
Genç, o anda bütün günahlarına tövbe edip, üç gün müddetle ayrılmadı bu büyük Veliden.
Sohbetlerini dinleyip imanını, itikadını düzeltti.
Namaza başladı.
Kabir suallerini öÄŸrenip, cevaplarını ezberledi.
Ve üç gün geçti aradan.
Aniden hastalandı ve vefat etti.
Hem de “Kelime-i ÅŸehadet”i söyleyerek.
Ve başı, bu Allah dostunun dizinde olarak.
Gözyaşı sebebiyle
Bir gün de;
- Efendim, kıyamet günü amel defterimiz elimize verildiÄŸinde, iÅŸlediÄŸimiz bazı günahları orada göremeyecekmiÅŸiz, öyle mi? diye sordular.
Cevabında;
- Evet. Bazı kimseler iÅŸlemiÅŸ oldukları günahları defterinde görmeyince çok sevinip, bunu meleklere sorarlar.
Melekler;
- Sen bir gece, günahlarını düÅŸünüp çok üzülmüÅŸ ve bir damla göz yaşı dökmüÅŸtün. İşte o gözyaşı sebebiyle cenâb-ı Hak sildi o günahını. Levh-i mahfuzda var, ama burada yazmaz, derler.
Onlar tekrar;
- Ey melekler, yapmadığım bir çok da sevaplar görüyorum defterimde, bu nasıl oldu? derler.
Melekler;
- Onlar da, samimiyetle yapmak isteyip de yapmaya imkan bulamadığın hayırlı iÅŸlerdir ki, cenâb-ı Hak onlar için birer sevap yazdı sana, diye cevap verirler.
|