Buhara Velilerinden Hace İbrahim hazretleri "rahmetullahi aleyh", sevdiği bir gence nasihat ederken;
- Evladım, kötü arkadaÅŸlardan çok sakın, buyurdu. Yoksa kötülüÄŸü sana da bulaşır.
Delikanlı arzetti:
- Ben kendime dikkat ederim efendim.
- Edemezsin oÄŸlum. Sen “Cüzzam” diye bir hastalık duydun mu?
- Duydum efendim. Çok bulaşıcı bir hastalıktır.
- İşte bir cüzzamlı hasta ile saÄŸlam bir kimse, aynı evde yedi sene birlikte yaÅŸasalar. Hatta aynı kaptan yiyip, aynı bardaktan içseler, yine de cüzzam hastalığının o saÄŸlam insana geçmeme ihtimali vardır.
Ve ekledi:
- Ama bir binanın bir odasında “kötü huylu” biri olsa. Öbür odalarında ise saÄŸlam kimseler otursalar ve hiç görüÅŸmeseler, ondaki kötü huyların, o saÄŸlam kimselere bulaÅŸmama ihtimali yoktur.
Genç hayretle sordu:
- GörüÅŸmeseler de mi efendim?
- Evet. Hiç görüÅŸmeseler ve konuÅŸmasalar bile.
- Hikmeti ne efendim?
- Çünkü kötülükler çabuk ve kolay yayılır oÄŸlum. Nefsimiz kötülüÄŸe meyyaldir.
Åžöyle bitirdi:
- Bir sepet üzümden bir teki “çürük” olsa, o bir tek çürük, bütün saÄŸlam üzümleri çürütür. Ama bütün saÄŸlam üzümler, o bir tek çürüÄŸü kurtaramazlar.
Şeytan, damarlarda dolaşır
Bir gün de;
- KardeÅŸlerim, “ÅŸeytan” insanın vücuduna girer, damarlarında dolaşır, yalnız kalbine giremez, buyurdu.
- Hikmeti ne efendim? dediler.
- Çünkü kalb, Allahü teâlâya mahsustur da ondan, buyurdu.
- Åžeytan kalbe hiç mi giremez efendim?
- Girer, ama bir yere kadar. Kalbin üzerinde “siyah bir nokta” vardır. Oraya kadar gelir, oradan vesvese verir. Daha ileri gidemez.
|