Åžakik-i Belhi hazretleri “rahmetullahi aleyh”
Büyük alim ve Veli.
Sevdiklerinden çok zengin biri vardı.
Bu, bir gün geldi bu zatın huzuruna.
Selam verip oturdu yanına.
- Efendim! Bir istirhamım var.
- Buyurun kardeÅŸim!
- Estagfirullah. Malumunuz, bir hayli malım var efendim. Sizinse pek yok.
- Evet.
- Acizane düÅŸündüm ki, her ihtiyacınızı ben karşılayayım. Bu arada duanızı alayım. Tabii izin verirseniz.
Åžakik-i Belhi hazretleri memnun olup;
- Olabilir, buyurdu. Ama bir ÅŸartla
- Hayhay efendim. Nedir şartınız?
- Bana bu hususta garanti vermelisin.
- Nasıl bir garanti efendim?
- Bak kardeÅŸim, bugün çok malın var deÄŸil mi?
- Evet efendim.
- Ama, bana verince malın azalırsa, veya hırsız bütün malını çalarsa, ilerde bir hatamı görüp, bu fikrinden vazgeçersen, yahut da ölürsen, bu gibi durumlarda ben nafakasız kalırsam, o zaman ne olacak?
Ve ekledi:
- Bana bu hususlarda bir teminat verirsen, teklifini kabul ederim.
Zengin şaşırmıştı.
Bir ÅŸey diyemedi.
Åžakik-i Belhi hazretleri devam etti:
- Åžu an benim rızkımı öyle kerim bir zat veriyor ki, bütün bu hususlarda bana kefildir. Her canlının rızkını verir. Hazinesinde hiç eksilme olmaz. Kullarının günahları sebebiyle rızıklarını kesmez. Ve O, hiç ölmez. Vaadinden de dönmez.
Ve sordu zengine:
- Åžimdi söyle bana. Böyle bir Sahibim varken, Onu bırakıp, baÅŸkasına gitmekliÄŸim kulluÄŸa yakışır mı?
Zengin, anlamıştı hatasını.
Büktü boynunu.
- Özür dilerim efendim, dedi.
Ve elini öpüp, ayrıldı huzurdan.
|