Mısır’da yetiÅŸen alim ve Evliyadan İbni Vefa hazretleri "rahmetullahi aleyh", bir gün sevdikleriyle sohbet ederken;
- KardeÅŸlerim, Allahü teâlâyı ve Allah adamlarını çok seviniz, buyurdu. Gönlünde bu sevgiyi taşıyanlar, dünyadan soÄŸur, ahirete yönelirler. Dünya ile ahiret birbirinin tersidir. Dünyayı seven, ahiretten uzaklaşır. Dünyadan soÄŸuyan da ahirete yaklaşır.
Sordular:
- Efendim, burada “dünya”dan maksat nedir efendim?
Buyurdu ki:
- Dünya, insanı Allahü teâlâdan uzaklaÅŸtıran ÅŸeylerdir ki, “haram” ve “günahlar”dır, buyurdu.
İslamiyet, ilim dinidir
Ve ÅŸöyle devam etti:
- İslamiyet ilim dinidir kardeÅŸlerim. Dinini bilmeyen kimse, ÅŸeytanın oyuncağı olur. İslamiyet’ten kıl kadar ayrılan bir kiÅŸide bir harikulade hâl görürseniz, hiç kıymet vermeyin. Zira bu hâl, keramet olamaz. Olsa olsa ÅŸeytanın aldatmasıdır.
Sordular:
- Asıl keramet nedir öyleyse efendim?
- İstikamet, kerametten üstündür. “İstikamet”, İslamiyet’e tam uymak ve bunda kararlı olup ölünceye kadar hiç taviz vermemektir.
Korkmamız lazım
Bir gün de, bazı sevdiklerine;
- Çok korkmamız lazım, buyurdu.
Sordular:
- Neden korkacağız efendim?
- Küfran-ı nimetten, buyurdu. Küfran-ı nimet, nimetin kıymetini bilmeyip, nankörlük etmektir. Allahü teâlâ Kur’an-ı kerimde mealen; “EÄŸer verdiÄŸim nimetin kıymetini bilmezseniz, elinizden alır ve acı azab ederim” buyuruyor.
Ve devam etti:
- En büyük nimet, doÄŸru imandır. “Ehl-i sünnet” üzere bir iman yani. Allahü teâlânın bize ihsan ettiÄŸi bu “DoÄŸru iman” nimetinin kıymetini bilmez, ÅŸükrünü yapmaz, bu nimetin hakkını veremezsek, Cenâb-ı Hak alır elimizden.
Sordular:
- Bu nimetin hakkı nasıl verilir ki efendim?
- Birbirimizi sevmekle. Din kardeÅŸlerimizi çok seversek, bu nimetin ÅŸükrünü eda etmiÅŸ oluruz.
|