Bursa Evliyasından Mustafa bin Yusuf hazretleri "rahmetullahi aleyh", bir gün ÅŸunu anlattı sevdiklerine:
MahÅŸer günü Hak teâlâ meleklere;
- Cehennemi getirin! diye emreder.
Vazifeli melekler derhal gider ve;
- “Ey Cehennem! Seni almaya geldik. Cenâb-ı Hak seninle asilerin cezasını verecek. Sen, bunun için yaratıldın” derler.
Ve onu, yetmiÅŸbin melek tutup getirir ki,
sadece bir tanesi dağları devirir.
Cehennemin öyle gümbürtüsü, ÅŸiddeti ve ateÅŸ saçması vardır ki,
yedi kat asumanı siyah dumana boğar.
Bu ses nedir?
Åžöyle devam etti:
- Bir ara Cehennem meleklerin ellerinden kurtulur.
Ve öyle bir galeyana gelir ki, sesi bir yıllık mesafeden duyulur.
Ehl-i mahÅŸer bu sesi iÅŸitince müthiÅŸ bir korkuya kapılırlar.
Şaşkın bir halde birbirlerine;
- Bu ses nedir? diye sorarlar.
- Cehennem, meleklerin elinden kurtulmuÅŸ, ehl-i mahÅŸere doÄŸru geliyormuÅŸ, denir.
Bunu duyanın dizinin bağı çözülür.
Oldukları yere çöküverirler.
Bu, öyle dehÅŸet verici manzaradır ki, Peygamberler bile dehÅŸete düÅŸüp,
korkudan Arş-ı alaya sarılırlar.
Hatta her Peygamber; “Nefsi nefsi!” derler.
Yani;
Ya Rabbi! Bugün nefsimden baÅŸka ÅŸey istemem, derler.
Ama Efendimiz aleyhisselam;
“Ümmeti! ümmeti!” diye yalvarır:
Yani;
“Ya Rabbi! Ümmetime selamet ver!” diye niyaz eder.
Geri dön! Yerine git!
Bir ara Cehennemden öyle korkunç bir ses çıkar ki,
ehl-i mahÅŸer korkudan yüzleri üzerine kapaklanırlar.
Hatta Cehennem, ÅŸiddetinin çokluÄŸundan ikiye yarılacak hale gelir.
O anda korkudan kimse kıpırdayamaz.
İşte o dar zamanda Alemlerin Efendisi “sallallahü aleyhi ve sellem” bir kurtarıcı olarak ortaya çıkar.
Ve Cehennemi durdurup;
- Geri dön! Yerine git ki, azaba kimler müstehaksa, güruh güruh sana gelsinler! buyurur.
Bu ikâz üzerine Cehennem sakinleÅŸip;
- Peki ya Resulallah! Emrin başım üstüne! der.
Ve derhal uzaklaşır.
Ehl-i mahÅŸer böylece rahata kavuÅŸurlar.
Nitekim Kur’an-ı kerimde cenâb-ı Hak;
“Seni alemlere rahmet olarak gönderdik” buyurmuÅŸtur.
|