Bir hanım sahabi, Resulullah efendimiz aleyhisselama hediye olarak “Bal” göndermiÅŸti bir gün. Efendimiz aleyhisselam hediyeyi alıp, kabını geri gönderdiler.
Ama kap dolu olarak geldi o hanıma.
Kadıncağız kabın dolu geldiÄŸini görünce çok üzüldü.
GözyaÅŸları içinde koÅŸtu Efendimiz aleyhisselama:
- Ya Resulallah! Hediyemi niçin kabul etmediniz?
O Server;
- Ben senin hediyeni kabul ettim, buyurdular.
Kadın hayret içindeydi:
- Ama nasıl olur? Kap aynen geri geldi bana.
Durum anlaşılmıştı.
Buyurdular ki:
- Geri gelen bal, Allahü teâlânın, senin hediyene karşı ihsan ettiÄŸi berekettir.
Kadın mahcup olmuştu.
Sevinç içinde döndü eve.
O balı yıllarca yediler, yedirdiler, dağıttılar.
Bitmek ÅŸöyle dursun, azalmadı bile.
Bir gün yanlışlıkla baÅŸka kaba boÅŸalttılar.
O zaman tükeniverdi.
Efendimiz aleyhisselam bunu haber alınca;
- O bal aynı kapta dursaydı, dünya durdukça yerlerdi de yine eksilmezdi, buyurdular.
Gerçekten Peygambersen…
Yine KureyÅŸ müÅŸrikleri Efendimiz aleyhisselamın huzuruna geldiler bir gece.
Aralarında Ebu Cehil de vardı.
- Ya Muhammed! Gerçek Peygambersen, ÅŸu gökteki “Ay”ı ikiye ayırıver! dediler.
Ayın ondördü olup, tepsi gibi yuvarlaktı Ay.
Efendimiz aleyhisselam döndü o müÅŸriklere:
- Peki, bunu yaparsam iman eder misiniz?
Hepsi bir ağızdan;
- Evet, iman ederiz! dediler.
Bunun üzerine Efendimiz aleyhisselam, mübarek parmağını kaldırıp “Ay”a iÅŸaret ettiler.
“Ay” ikiye ayrıldı.
Bir parçası doÄŸuya gitti.
Öbür parçası batıya.
Bir müddet öyle durup, sonra birleÅŸtiler.
Bunu gözleriyle gördü müÅŸrikler.
Efendimiz aleyhisselam onların isimlerini tek tek sayıp;
- “Åžahit ol ey filan! Åžahit ol ey filan!” diye seslendiler.
Peki iman ettiler mi?
Ne gezer.
Yine “sihir” dediler.
Halbuki dışardan Mekke’ye gelenlere sordular.
Dışarı adamlar gönderip sordurdular.
Herkes görmüÅŸtü bu mucizeyi.
Ama yine inanmadılar.
İnkârcıların başı, Ebu Cehildi yine.
YandaÅŸlarına dönüp;
- Muhammedin sihri, yerden sonra göklere de tesir etmeye baÅŸladı, deyiverdi.
Eh, “İman etmek nasip iÅŸidir” buyurmuÅŸ büyükler.
Olmayınca olmuyor işte.
|