Ana Sayfa >  1001 Güzel Menkîbe > Yolcu olan yanına ne alır? > Bir ay ömrün kaldı
Yazıcı   Yazı boyutunu     

Bir ay ömrün kaldı

Ahmet bin Asım Antaki "rahmetullahi aleyh", Antakya’da yaÅŸamış bir Allah adamı.

Bir gün sohbetinde;
- KardeÅŸlerim, bütün sıkıntılar, ölümü unutmaktan, hak ve hukuka riayet etmemekten, yani dine uymamaktan ileri gelir, buyurdu.

Ve şunu anlattı:

Bir gün, yeni evli bir genç, bir Veliye gelerek;
- Efendim, hanımla hiç geçinemiyoruz. Evde her gün basit ÅŸeyler yüzünden tartışma çıkıyor, diye dert yandı.

Ve ÅŸöyle arzetti:
- Bizim münakaÅŸalarımız yüzünden ailelerimiz de birbirine girdi. Hanımım, benim yakınlarıma, ben de hanımın tarafına düÅŸman olduk. Ne yapacağımı ÅŸaşırdım. Ayrılmayı düÅŸünüyorum.

Büyük Veli, bu gence;
- Hayır ayrılma, buyurdu.

Ancak genç adam hiç nasihat dinleyecek halde deÄŸildi.

Büyük zat kalbinden;
"Ya Rabbi, ben ÅŸimdi buna ne diyeyim?" diye düÅŸündü.

Ve bir yol buldu.

Ona şefkatle bakıp;
- Ayrılsan da fark eden bir şey olmayacak, buyurdu.

- Neden efendim?
- Çünkü senin bir ay kadar ömrün kaldı ÅŸurada, ayrılmaya deÄŸer mi?

Bu sözü duyunca gencin rengi attı.
Ve periÅŸan bir vaziyette çıkıp gitti.

Hemen o gün tanıdıklarıyla helalleÅŸmeye baÅŸladı.
Rastladığı herkesle helalleşiyordu.

Çünkü o zattan “bir ay kadar ömrü kaldığını” öÄŸrenmiÅŸti.
Hem bu zatın, kalp gözü açık, mübarek bir veli olduÄŸunu biliyor, sözüne güveniyordu.

Eve gidince, kavgalı hanımını çağırdı.
Ve ağlamaklı bir sesle;
- Hatun, bunca zamandır seni üzdüm, sana iyi kocalık yapamadım, istediÄŸini alamadım, hakkına riayet edemedim, ne olur beni affet, bana hakkını helal et, dedi.

Hanımı şaşırdı.
Kendi kendine;
"Allah Allah, bu adama ne oldu böyle?" dedi.

Önce çok kızarken, ÅŸimdi acıdı ona.
Åžefkatli bir sesle;
- Asıl sen hakkını helal et efendi, ben hep edepsizlik yaptım, seni çok üzdüm, dedi.

Sarılıp ağlaştılar.
Aralarındaki kırgınlık gitmiş, yerine sevgi muhabbet gelmişti.

Genç adam sonra kavgalı olduÄŸu kayınpederlerine gitti.

Ellerini öptü ve;
- Anneciğim, babacığım, ben size iyi evlatlık yapamadım, hizmet edemedim, ne olur beni affedin, hakkınızı helal edin, dedi.

Onlar da şaşırdılar ve;
- Yavrum, asıl sen hakkını helal et. Biz büyüklük yapamadık, sizi hoÅŸ göremedik, hatta sizin aranızı çok zaman biz bozduk. Sen bizi affet, hakkını helal et, dediler.

Ve birlikte ağlaştılar.

Gencin hanımı da, kavgalı olduğu kayın peder ve kayın validesine gitti.

O da onlardan özür dileyip;
- AnneciÄŸim, babacığım, ben size iyi gelinlik yapamadım, çok edepsizlik ettim, sizi çok üzdüm deyip, helallık istedi.

Onlar da mahcup olup;
- Asıl sen bizi affet kızım, hakkını helal et, biz büyüklük yapamadık, sizi çok üzdük dediler.

Ve sarılıp ağlaştılar.
Her gün kavga gürültü ve münakaÅŸa olan evde, ÅŸimdi bu iki genç Cennet hayatı yaşıyorlardı.

Karı koca birbirlerine hizmet ediyor, sevgi saygı gösteriyordu.
Huzura kavuşmuşlardı.

Ama genç adam, bütün bunları bir ay sonra öleceÄŸi için yapmıştı.
Bir ayın dolması için gün sayıyordu.

Bir ayın dolması yaklaÅŸtıkça, iyiliÄŸi daha artıyor,
geceleri kalkıp ibadet ediyordu.

Bunun iyiliği artınca, hanımının ve ailelerin de iyilikleri artıyordu.
Derken bir ay doldu.

Bugün öleceÄŸim, yarın öleceÄŸim derken, ölmedi.

Kendi kendine;
"Kesin bir ay demedi, bir ay kadar dedi, belki birkaç gün daha vardır" diye düÅŸünüp, birkaç gün daha bekledi.

Yine ölmeyince, o veli zata gitti.

Huzuruna girince;
- Efendim ben ölmedim, dedi.

Büyük Veli unutmuÅŸtu bile bu meseleyi.
- Ne ölmesi evladım, buyurdu.

- Efendim, bir ay önce size geldiÄŸimde, bana, "Bir ay kadar ömrün kaldı" demiÅŸtiniz, bir ay doldu, ama ben ölmedim.

Büyük zat, gence;
- Evladım, ben senin ne zaman öleceÄŸini bilemem, ama ÅŸunu iyi biliyorum ki, ölüm muhakkak var ve sen bir gün elbette öleceksin. Mutlaka ölecek olan kimse, kavga niza ile hayatını zehir etmez, buyurdu.

Ve sordu ona:
- Şu andaki hayatından memnun musun evladım?
- Evet efendim, çok memnunun, hiç tartışmamız olmuyor artık.

- Çok iyi, böyle devam edin, buyurdu.

Velhasıl o büyük zatın bir sözü ile bir yuva yıkılmaktan kurtulmuÅŸ ve o iki genç huzura kavuÅŸmuÅŸlardı.

İki de çocukları oldu.
Gül gibi geçiniyorlardı artık.

Bu hadiseyi anlattıktan sonra;
- Bütün mesele ölümü unutmamaktır, buyurdu. Ölümü unutunca neler oluyor, unutmayınca ne oluyor, bu hadise buna açık bir örnektir iÅŸte.
 
Geridön
 
 
Klavye
 
Güncelleme Tarihi
21.12.2025
Sitemizdeki bilgiler, bütün insanların istifadesi için hazırlanmıştır. Orjinaline sadık kalmak şartıyla, izin almaya
gerek kalmadan, herkes istediği gibi alıp istifade edebilir.

Hosted by İhlas Net
Ziyaretçi Sayısı