Üsküdar’da vefat eden Nasuhi Üsküdari hazretleri "rahmetullahi aleyh", bir gün ÅŸunu anlattı sevdiklerine:
Bir gün Peygamber efendimiz aleyhisselam, Eshabiyle bir bahçede oturmuÅŸ yemek yiyorlardı ki, o ara bir cariye geçti oradan.
Harpte esir alınan kadın kölelere cariye denirdi.
Kadın köle yani.
Bu kadın, Efendimiz aleyhisselamın önüne geldi.
Ve edebsizlik ederek;
- O yediÄŸinden bana da ver! deyiverdi.
Resulullah efendimizin “Yok” veya “Hayır” dedikleri pek vaki deÄŸildir.
Onun için önündeki yemekten bir lokma alıp, uzattılar kadına.
Lakin o, daha da ileri giderek;
- Hayır, onu istemiyorum, dedi.
Efendimiz aleyhisselam sordular:
- Ya ne istiyorsun?
- AÄŸzında çiÄŸnediÄŸin lokmadan, dedi.
Efendimiz aleyhisselam yine kırmayıp, istediğini verdiler.
Kadın, Resulullah efendimizin elinden o lokmayı alıp da yediği anda halinde ani bir değişiklik oldu.
O edebsiz hali gidip, mahcubiyet kapladı yüzünü.
Yaptığına pişman oldu.
Utandı, sıkıldı, kızardı.
Ter bastı vücudunu.
Önüne bakarak, süratle uzaklaÅŸtı oradan.
O günden sonra “edeb” ve “hayâ” timsali bir hanım oldu.
Öyle ki, herkes haline imreniyor, edeb ve terbiyesiyle parmakla gösteriliyordu o havalide
Rabbim daha ÅŸefkatli
Yine cahiliyet devrinde Arabistan’da “vahÅŸi bir âdet” vardı ki, doÄŸan kız çocuklarını diri diri kuma gömerlerdi. Bir karı koca da yeni doÄŸmuÅŸ kız çocuklarına aynı ÅŸeyi yapmışlardı.
Ama “İslamiyet” ışığı Mekke’yi aydınlatınca, ikisi de imanla ÅŸereflendiler.
O yaptıklarını hatırladıkça aÄŸlayıp, gözyaşı dökerlerdi.
Peygamber efendimiz aleyhisselam, onların haline vakıf olunca, birlikte o bebeÄŸin gömüldüÄŸü yere gelip o çocuÄŸa ismiyle hitab ettiler:
- Ey filane!
Kabirden cevap geldi:
- Buyur ya Resulallah!
- Ey kızım! Annen baban senin için gözyaşı döküyorlar. İster misin ki dua edeyim, dirilip annene babana kavuÅŸasın?
Cevap menfi idi:
- İstemem ya Resulallah. İyi ki dünyadan kurtulmuÅŸum. Ben Rabbimi onlardan daha merhametli buldum.
|