Amasya’da medfun bulunan İsmail Siracüddin Åžirvani hazretlerine "rahmetullahi aleyh";
- Zikir meclisi nedir efendim? diye sordular bir gün.
Cevabında;
- Namaz nasıl kılınır, oruç nasıl tutulur, abdest ve gusül nasıl alınır gibi meselelerin konuÅŸulduÄŸu yerdir, buyurdu.
Ve ekledi:
- Bir kimse günlük yaÅŸantısında daima Allah’ın emir ve yasaklarını düÅŸünür, her iÅŸini “İslamiyet’e uygun” yapmaya çalışırsa, her an Allah’ı zikretmiÅŸ olur.
Sordular:
- Zikir bu mudur efendim?
- Evet. Çünkü zikir, “anmak, hatırlamak” demektir. Devamlı surette Allahü teâlânın emir ve yasaklarını düÅŸünen kimse, her an “Allahü teâlâyı hatırlamış olur” ki, zikir de budur zaten.
Günah iÅŸleme!
Bir gün de bir genç bu zata gelip;
- Efendim, ben Allahü teâlâya yaklaÅŸmak istiyorum, ne yapayım? diye sordu.
Cevabında;
- Öyleyse günah iÅŸleme! buyurdu. Çünkü günahtan sakınmak, kalbi nurlandırır ve o kiÅŸiyi Allah’a yaklaÅŸtırır.
Ve ekledi:
- Ayrıca insanın melekten üstün olabilmesi, takva sayesindedir. “Takva”, günahlardan sakınmak demektir ki, her ÅŸeyden daha lüzumludur insan için. Dinin temeli takvadır. Haram iÅŸleyenler, ibadetin tadını alamazlar.
Delikanlı sordu:
- Ya haramdan kaçanlar efendim?
- Haramdan kaçanlar, Allahü teâlâya yaklaşır ve Onun rızasına ve sevgisine kavuÅŸurlar.
Başarının sırrı
Bir gün de nasihat isteyen bir gence;
- Kendini, kimseden üstün görme, buyurdu. Günahkâr bil. Allahü teâlâyı unutma. Onun emirlerine göre yaÅŸamaya çalış. Muvaffak olmanın sırrı üçtür.
Genç adam;
- Onlar nedir ki efendim? diye sordu.
Buyurdu ki:
- Niyeti düzeltmek, günahına tövbe etmek ve büyüklerin sözüne peki demektir.
|