BaÄŸdat Evliyasından Faris bin İsa BaÄŸdadi hazretleri “rahmetullahi aleyh”, bir sohbetinde;
- KardeÅŸlerim, Allahü teâlâ bize sayısız nimetler vermiÅŸ, buyurdu. Mesela kalbimiz ve diÄŸer bütün organlarımız, hepsi muntazam çalışıyor. Bu, ne büyük nimet, öyle deÄŸil mi?
- Evet efendim, dediler.
- Ama bunlardan çok daha mühim bir nimet var. O da “İman”dır ki, Müslümanız elhamdülillah.
Ve sordu onlara:
- Peki, bu kadar büyük nimetlere karşı, Allahü teâlâ biz kullarından ne istiyor, biliyor musunuz?
Merak ettiler.
- Ne istiyor hocam?
- Tanınmak, buyurdu. Yani kullarının kendisini tanımasını istiyor.
Buradaki inceliği anlayamadılar.
- Allah’ı tanımayan mı var hocam? Sokaktaki sarhoÅŸ bile tanır Allah’ı. Sıkıştığında Allah der.
- Tanımak o deÄŸil ki kardeÅŸlerim. Tanımak için itaat lazım. İtaat etmeyen, tanımış olmaz. İtaattan maksat da, Onun emir ve yasaklarını büyük bilmek, saygı göstermek ve gücü yettiÄŸince yapmaya çalışmaktır.
En güzel dua
Sohbetin devamında;
- Bir mümin, bir mümini gördüÄŸü zaman yaptığı dua mutlaka kabul olur, buyurdu. Aynen Kâbe’yi görünce yapılan dua gibi.
- Hikmeti ne efendim? dediler.
- Çünkü Allahü teâlâ müminin kalbini, Kâbe’den kıymetli yapmıştır, buyurdu.
Sordular:
- Peki bir mümini görünce nasıl dua etmeliyiz efendim?
- En güzel dua, selam vermek, yani “Selamün aleyküm” demektir. Selamın manası da; “Allahü teâlâ sana dünyada ve ahirette selamet ve iyilikler versin. Seni hiç sıkmasın”, demektir. Zaten bütün mesele, dünyada ve ahirette selamette olup, iyiliklere kavuÅŸmak deÄŸil mi?
Ve ilave etti:
- DiÄŸer mümin de; “Ve aleyküm selam” diyerek, ona böyle dua eder. En güzel dua, bu “Selam”dır iÅŸte.
|