Hindistanda yetiÅŸen büyük alim ve Velilerden Muhammed Hacı Efdal hazretleri “rahmetullahi aleyh”, bir gün sevdiklerine;
- KardeÅŸlerim, dinimiz nakil dinidir, akıl dini deÄŸil, buyurdu. Yani İslamiyet bize nasıl geldiyse öyle yapacağız. Aklımıza göre yaparsak, yanlış olur.
Ve ÅŸöyle izah etti:
- Mesela insan, bir gemiye binmeden evvel karar vermekte serbesttir. Yani istediÄŸi gemiye binebilir, öyle deÄŸil mi?
- Gayet tabii efendim, dediler.
- Ama bindikten sonra serbest deÄŸildir artık. Madem ki o gemiye bindi, öyleyse o geminin kaptanına uymaya mecbur, hatta mahkumdur. Neden? Çünkü onun gemisindedir. Kendi hür iradesiyle karar verip binmiÅŸtir bu gemiye.
Sordular:
- Biz hangi gemideyiz efendim?
- Elhamdülillah İmam-ı a’zam hazretlerinin “rahmetullahi aleyh” gemisindeyiz. “Ehl-i sünnet gemisi” yani.
- Kaptanımız kim hocam?
- Tabii ki “İmam-ı a’zam” hazretleri. Ona tâbiyiz, aklımıza deÄŸil. Din konusunda kendi aklına, kendi görüÅŸüne uyan, mâzallah imanını kaybeder. Tövbe etmezse Cehennemde sonsuz yanar.
Hırs, bazen iyidir
Bir gün de sevdiklerine;
- KardeÅŸlerim, doÄŸru yolda yürümek hususunda sebat edin! buyurdu.
Ve ekledi:
- Hırs, dünya iÅŸlerinde caiz deÄŸilse de, hayırlı iÅŸlerde hırslı olmak iyidir.
Ve şunu anlattı onlara:
Ben gençliÄŸimde ilimle uÄŸraşıyordum ki, bir gün, kumar oynayan iki kiÅŸiye rastladım.
Ama öyle hırslı idiler ki, beni fark etmediler bile.
Oturup ibretle onları seyrettim.
Birisi, devamlı kaybettiÄŸi halde yine de çekilmiyordu oyundan.
Elinde avcunda ne varsa hepsini kaybetti.
Buna raÄŸmen;
“Bak arkadaÅŸ!” dedi öbürüne, “Oyuna devam edeceÄŸiz. Bırakacağımı zannetme. Başımı veririm, oyundan vazgeçmem!”
O kumarbazın bu hırsı ibret oldu bana.
Hak yoldaki gayretim kat kat arttı.
|