Irak Velilerinden Ebül Hasan Cüsuki “rahmetullahi aleyh“ hazretleri zamanında bir genç, bir gece bu zatı gördü rüyasında. Ancak tanımıyordu kendisini.
O sırada Peygamber efendimiz aleyhisselam da oraya teşrif edip;
- “Bu zata tâbi ol!” buyurdular kendisine.
Delikanlı uyandı.
Çok duygulanmıştı rüyadan.
İyi de kimdi bu zat?
Nerede yaşardı?
Hiçbir ÅŸey bilmiyordu.
Bir sene sonra, bir iş vesilesiyle bu zatın beldesine gitmişti.
Orada nur yüzlü bir zatla karşılaÅŸtı bir gün.
Dikkatle bakınca;
"Tamam" dedi içinden. "İşte bu, o zat. Aradığım kiÅŸi. Rüyada gördüÄŸüm nurlu insan".
O nurlu zat da kendisine doÄŸru gelmekteydi.
Yaklaşınca göz göze geldiler.
Büyük Veli ÅŸefkatle baktı gence.
- Evladım sen...
- Buyurun hocam.
Elini gencin omzuna attı:
- Bir senedir nerelerdesin? Sen beni arıyorsun, ben de seni.
Genç ne diyeceÄŸini bilemiyordu.
- Haklısınız hocam, diyebildi.
Mübarek zat sordu:
- O rüyayı unuttun mu yoksa?
- Hayır hocam, hiç unutur muyum.
- Hani beni bulacaktın. Ne oldu?
Delikanlı,
- Siz beni buldunuz, dedi.
Ve sarıldı ellerine.
Öptü ve bir daha ayrılmadı yanından.
Gıybet yapanı dinlemeyin!
Bir gün de sohbetinde;
- Gıybet yapanı dinlemeyin. Hatta susturun, buyurdu. Çünkü gıybet günahı, zina günahından büyüktür.
Sordular:
- Nasıl susturalım hocam?
- Açıkça "Sus!" deyin. Böyle yapana “yüz ÅŸehid sevabı” verilir.
|