Sultan Baba "rahmetullahi aleyh", Gölcük’te yatan bir Allah dostu.
Sevenlerinden biri gemiyle seyahata çıktı bir gün.
Bir gece fırtınaya tutuldular.
"Sıra daÄŸlar" misali ard arda gelen dalgalar, hurdaya çevirdi gemiyi.
Yolcular denize dökülmek üzereydi ki, bu kiÅŸi ellerini açıp;
- Ya Rabbi, Sultan Baba’nın hatırı için beni kurtar! diye yalvardı.
O anda bir el kavradı belinden.
Ve sağ salim bıraktı sahile.
Adam saÄŸa sola baktı, kimseyi göremedi.
İzmit’e döndüÄŸünde, doÄŸruca geldi Sultan Baba’nın huzuruna.
Mübarek zat ona sevgiyle bakıp;
- GeçmiÅŸ olsun kardeÅŸim, buyurdu. Allah dostlarının hürmetine cenâb-ı Hak kurtardı seni o tehlikeden.
Adam;
- Beni siz kurtardınız efendim, dedi.
- Her iyilik ve yardım, yalnız Allahü teâlâdandır kardeÅŸim. Allahü teâlâ ihsanını kullarının eliyle yapar. Çünkü âdet-i ilahisi böyledir, buyurdu.
Bütün müminler evliyadır
Bir gün de cemaatine;
- KardeÅŸlerim, bütün müminler evliyadır, buyurdu.
Şaşırdılar.
Ve izah etti:
- Evliya demek, Allahü teâlânın sevdiÄŸi kul demektir. Allahü teâlâ, bütün müminleri sever. Onun için her mümin evliyadır.
Ve ilave etti:
- Her mümini sevmeye mecbur ve mahkumuz. Çünkü Allahü teâlâ; "Mümin kulumu sevmeyen, bana harb ilan etmiÅŸ olur" buyuruyor. "Hubbu fillah" ve "BuÄŸdu fillah" önemlidir bunun için.
Sordular:
- Bu ikisi ne manaya geliyor hocam?
- Müminleri, mümin olduÄŸu için sevmek, kâfirleri, küfründen dolayı sevmemektir ki, bu, imanın ÅŸartıdır ayrıca, buyurdu.
|