Türkistan taraflarından Anadolu’ya gelen mücahit Türk derviÅŸ ve erenlerinden Sarı Saltuk “rahmetullahi aleyh“, bir gün ÅŸunu anlattı sevdiklerine:
Nübüvvetin ilk yıllarında Peygamber efendimiz bir yerde otururken huzuruna bir köylü gelip arzetti:
- Ya Muhammed! Peygamber olduÄŸunu söylüyorsun. İyi de, buna delilin var mı? Bir mucize gösterirsen ben de inanırım.
Efendimiz aleyhisselam ona bir aÄŸacı gösterdiler:
- Åžu aÄŸaca git. Seni Peygamber çağırıyor de!
Köylü, “Böyle ÅŸey olur mu?” demedi.
Gidip seslendi aÄŸaca:
- Ey aÄŸaç! Seni Peygamber çağırıyor!
Koca aÄŸaç bir saÄŸa, bir sola eÄŸildi.
Ve toprağı yararak çıktı yerinden.
Köklerini sürüyerek geldi
Resulullah efendimizin huzuruna
Ve Kelime-i ÅŸehadet”i söyledi açıkça.
Köylü hayretten dona kalmıştı.
- Peki ÅŸimdi emretsen geri gider mi?
Peygamber efendimiz seslendiler:
- Haydi, yerine git!
AÄŸaç yine kökleri üzerinde gidip gömüldü yerine.
Bu, bir mucizeydi tabii.
Mucizeyi yaratan Allahü teâlâdır ki,
Onun gücünün yetmediÄŸi bir ÅŸey yoktur.
AÄŸaçtan sonra sıra köylüdeydi.
O da söyledi kelime-i ÅŸehadeti.
Efendimiz aleyhisselama karşı tarifsiz bir muhabbet sardı içini.
Hürmetle ellerine sarıldı.
- Ya Resulallah! İzin ver, sana secde edeyim.
- Hayır, secde etme! buyurdular.
Ve ilave ettiler:
- Secde, yalnız Allah’a yapılır. Kulun kula secde etmesi caiz olsaydı, hanımların kocalarına secde etmelerini emrederdim.
Allah’ın izniyle açılın!
Bir gün de bazı sevdikleri;
- Efendim, bize Peygamber efendimiz aleyhisselamın bir mucizesini anlatır mısınız, diye rica ettiler.
Åžöyle anlattı:
İki gözü görmeyen bir ihtiyarı Resulullah efendimizin huzuruna getirdiler bir gün. Mübarek ellerini ihtiyarın gözlerine sürerek;
- Allah’ın izniyle açılın! buyurdu.
O anda açıldı gözleri.
Hem öyle gördü ki, ipliÄŸi iÄŸneye geçiremeyen kadınlar onun yardımına baÅŸvururlardı.
|