Hindistan’ın büyük Velilerinden Senaullah-i Dehlevi hazretlerine “rahmetullahi aleyh“, bir gün bir genç gelerek;
- Efendim, ibadetlerimi kabul olmaya layık göremiyorum. Bunun için ibadetimde gevÅŸeklik oluyor. dedi. Nasılsa kabul olmuyor, öyleyse yapmayayım, diyorum. Bu hususta tavsiyeniz nedir bana?
Cevabında;
- Biz, ibadet yapmak için yaratıldık ve bununla emrolunduk, buyurdu. Kabul olunur mu olunmaz mı, bunu düÅŸünmeyeceÄŸiz. Rabbimiz, kabul eder veya etmez. Onun bileceÄŸi iÅŸtir.
- Yani ibadeti bırakmayacağız öyle mi hocam?
- Elbette. Biz, kul olarak ibadet yapmaya mecburuz. Hem ibadet yapacağız, hem de ibadetteki kusurlarımıza istiÄŸfar edip, kabul olması için aÄŸlayarak, sızlayarak yalvaracağız. Bu istiÄŸfar ve yalvarmak, belki kabul olmasına sebep olur.
Åžöyle bitirdi:
- Biz kuluz. Kulluk vazifemizi yapmaya mecburuz. Åžeytan, kulluk vazifemizi yaptırmamak için, bizi aldatmaya çalışıyor. Onu dinlemeyip ibadete devam eden, cihat sevabı kazanır.
Dünyayı terk etmek
Bir gün de sohbetinde;
- Din ile dünyayı birlikte kazanmak imkansızdır, buyurdu. Ahireti kazanmak isteyenin, dünyadan vazgeçmesi lazımdır.
- Dünyayı terk etmekten maksat nedir efendim? dediler.
- “Dünyayı terk etmek” demek, kalbin onu sevmemesi, ona düÅŸkün olmaması, kıymet vermemesi demektir. Ona düÅŸkün olmamak da, varlığı ile yokluÄŸu aynı olmaktır.
Ve ekledi:
- Ama bu zamanda, dünyayı tamamen terk etmek, kolay deÄŸildir. Hiç olmazsa, hükmen terk etmek, yani terk etmiÅŸ sayılmak lazımdır.
- Bu nasıl olur efendim?
- Her iÅŸte İslamiyet’e uymakla olur. Yani yiyecekte, içecekte, giyecekte ve ev kurmakta İslamiyet’e uymak, İslamiyet’in emirlerini aÅŸmamak lazımdır.
Åžöyle devam etti:
- İslamiyet’e uymakla ÅŸereflenen bir kimse, dünyanın zararından kurtulmuÅŸ olur ve ahireti kazanır. Dünyayı, böyle hükmen de terk edemeyen kimse, ahirette çok piÅŸman olur. Yani imanlı olduÄŸunu söylemesi, ahirette iÅŸe yaramaz. Çok acılarla karşılaşır.
|