Fevzi Dede “rahmetullahi aleyh“, Balıkesir erenlerindendir.
O devirde bir kiÅŸi vardı ki, bu zatın büyüklüÄŸüne inanmıyordu.
Kendi kendine;
"Bu zat için evliya diyorlar. Gidip bir bakayım, doÄŸru mu?" diye düÅŸündü.
Aklı sıra imtihan edecekti bu Allah dostunu.
Helalden kazandığı beş altın ile, haramdan elde ettiği beş altını alıp, gitti dergaha.
"Bakalım haram altınları anlayacak mı?"
diye merak ediyordu.
HoÅŸbeÅŸten sonra o on altını çıkarıp koydu bu zatın önüne.
- Efendim, dedi. Bu altınları size hediye etmek istiyorum. Kabul ederseniz çok sevinirim.
Mübarek zat, helal olan beÅŸ tanesini alıp;
- Bunları kabul ettim, buyurdu. Öbürlerini alabilirsin.
- Niçin? dedi. Niçin o beÅŸini ayırdınız?
- Çünkü o altınlardan haram kokusu geliyor, buyurdu. Onları aldığın yere geri ver!
Evet, durum anlaşılmıştı.
EÄŸilip öptü elini bu Allah dostunun.
Üstelik talebesi olmakla ÅŸereflendi.
Saadete kavuÅŸmak
Bir gün de buyurdu ki:
- Bir Müslüman, Resulullah efendimiz aleyhisselamın hayatını ve güzel ahlakını öÄŸrenirse, imanı kuvvetlenir. İyi iÅŸleri yapıp, kötülüklerden kaçar. Dünyada rahat ve huzur içinde yaÅŸar. Herkes sever kendisini. Allah da razı olur ondan, kullar da.
Ve ÅŸöyle devam etti:
- Dünya ve ahirette saadete kavuÅŸmak, iki ÅŸeye baÄŸlıdır. Birisi, "DoÄŸru iman", ikincisi "Salih amel"dir. Bu ikisi, iki kanat gibidir ki, bunlara sahip olanlar Allahü teâlânın rızasına ve sevgisine kavuÅŸurlar.
Kul hakkı çetindir
Bir defa da,
- KardeÅŸlerim, buyurdu. Ahirette en çok sıkıntı çekeceÄŸimiz ÅŸey, "Kul hakkı"dır. Ama kul hakkı yalnız maddi olmaz. Manevi de olabilir.
Sordular:
- Nasıl mesela efendim?
Buyurdu ki:
- Mesela mümine yan bakmak kul hakkına girer. Gıybet, kul hakkıdır. Söz taşımak, kalb kırmak, su-i zan da kul hakkıyla ilgilidir.
- Peki çare nedir hocam?
Buyurdu ki:
- Yapılacak ÅŸey, dünyada iken helallaÅŸmaktır. Bu da zor deÄŸil. Haklı olsan bile, "Sen haklısın arkadaÅŸ" deyince iÅŸ biter. Üstelik "Sen haklısın" diyene Cennette büyük bir “köÅŸk” verilecek. Bunu Peygamber efendimiz aleyhisselam bildiriyor bizzat, üstelik, “Kefili de benim, gelsin anahtarını benden alsın” buyuruyor.
|