Konya’da medfun bulunan erenlerden Sarı Yakub hazretlerine “rahmetullahi aleyh“, bir gün;
- Efendim, dinimizde “ilim öÄŸrenme”nin yeri nedir? diye sordular.
Cevabında;
- İslamiyet, ilmin tâ kendisidir, buyurdu. Kur’an-ı kerimin birçok yeri ilmi emretmekte, ilim adamlarını övmektedir.
- Bir misal verseniz, dediler.
- Mesela Zümer suresi, dokuzuncu âyetinde mealen; (Bilen ile bilmeyen hiç bir olur mu? Bilen elbette kıymetlidir) buyuruluyor.
Ve ilave etti:
- Peygamber efendimiz aleyhisselamın ilmi teÅŸvik buyuran sözleri o kadar çok ve meÅŸhurdur ki, düÅŸmanlarımız bile bilmektedir. Mesela; (İlmi, Çin’de bile olsa, alınız!) hadis-i ÅŸerifi çok meÅŸhurdur.
- Bu hadis-i şerifin manası nedir efendim?
- Yani dünyanın en uzak yerinde ve kâfirlerde bile olsa, gidip ilim öÄŸreniniz! “Bu, gavur icadıdır, istemem”, demeyiniz, buyuruyor.
BeÅŸikten mezara kadar
Åžöyle devam etti:
- Bir baÅŸka hadis-i ÅŸerifte de; (BeÅŸikten mezara kadar ilim öÄŸreniniz, çalışınız!) buyuruldu. Yani, bir ayağı mezarda olan seksenlik ihtiyarın bile çalışması lazımdır ve öÄŸrenmesi ibadettir.
- Başka var mı hocam?
- Elbette. Mesela; (Yarın ölecekmiÅŸ gibi ahirete, hiç ölmeyecekmiÅŸ gibi dünya iÅŸlerine çalışınız!) buyuruldu.
- BaÅŸka efendim?
- Bir hadis-i ÅŸerifte de; (Bilerek yapılan az bir ibadet, bilmeyerek yapılan çok ibadetten daha iyidir!) ve (Åžeytanın bir alimden korkması, cahil olan bin abidden korkmasından daha çoktur!) buyuruldu.
Åžöyle bitirdi:
- İslam dininde kadın, kocasının izni olmadan sefere, misafirliÄŸe, hatta nafile hacca gidemezken, kocası öÄŸretmezse ve izin vermezse, ondan izinsiz, ilim öÄŸrenmeye gidebilir.
|