Kufe Evliyasından Rebi bin Heysem hazretleri “rahmetullahi aleyh“, bir sohbetinde;
- Kulun dileği ve isteği, sadece Sahibinin dileği ve isteği olmalıdır, buyurdu.
Ve ekledi:
- Böyle olmazsa, kulluk bağını koparmış olur. Yani hep kendi isteklerinin peÅŸinde giden kul, kendine kuldur.
- Kendine mi kuldur efendim?
- Evet. O, kendi nefsinin kölesidir. Hep nefsinin isteklerini yapmaktadır.
- Doğrusu nasıldır hocam?
- DoÄŸrusu, Allahü teâlâya kul olmasıdır ki, bu nimet ancak Evliya olanlara nasip olur, buyurdu.
Ve devam etti:
- Evliyanın da dilekleri, istekleri olur. Onlar da çeÅŸitli ÅŸeyler isterler. Mesela Peygamber efendimiz aleyhisselam serin ve tatlı ÅŸerbetleri severdi.
- Bu nasıl oluyor efendim?
- Birçok istekler, tabiat kanunlarından ileri gelir kardeÅŸlerim. İnsan hayatta oldukça, bu isteklerden kurtulamaz.
Ve misal verdi:
- Mesela sıcak olunca, beden serinlemek ister. SoÄŸukta da, ısınmak arzu eder, öyle deÄŸil mi?
- Evet efendim.
- İşte bedenin bu istekleri günah olmaz ve kulluÄŸa ters düÅŸmez.
- Neden hocam?
- Çünkü bunlar, nefsin istekleri deÄŸildir. “Nefs”, yalnız günah ve haram ÅŸeyleri ister.
İmanın temeli
Bir gün de bazı sevdikleri;
- Efendim, imanın temeli nedir? diye sordular bu zata.
- “Hubbu fillah” ve “buÄŸdu fillah”tır, buyurdu. Yani Müslümanları sevmek, Müslümanlara düÅŸmanlık edenleri sevmemektir.
Ve ekledi:
- Bu, imanın şartıdır zaten.
|