Seyyid Ahmet Mekki Efendi “rahmetullahi aleyh“, ÅŸaşılacak kadar tevazu sahibiydi. Bendeniz (Abdüllatif Uyan), yanında çalıştığım senelerde buna ÅŸahit oldum ÅŸahsen.
Åžöyle ki;
Özel yazılarında ve özel konuÅŸmalarında, kendisi için hep "Adam kıtlığında Kadıköy müftüsü" diye yazar ve söylerdi.
Ama yapmacık değildi.
Öyle inanıyordu.
Nitekim bir gün, bir tanıdığına mektup yazdırdı bana.
Acele acele söylüyor, zor yetiÅŸtiriyordum.
Nihayet mektup bitti.
Son cümle olarak; (Selam eder, gözlerinden öperim. Adam kıtlığında Kadıköy müftüsü) deyiverdi.
Ben çabuk çabuk birinci cümleyi yazdım.
İkinci cümlenin yarısını, yani "Adam kıtlığında…" yazınca, uyandım birden.
Yazdığımı silip, sadece "Kadıköy müftüsü" diye yazdım.
Çünkü öyle tabii söylemiÅŸti ki, zor uyanabildim.
Velhasıl “Tevazu" nedir?
“Mütevazı insan” kimdir?
Onda gördüm müÅŸahhas misalini.
Çok merhametliydi
O zamanlar Cumartesi günleri yarım mesai vardı.
Bir Cumartesi, mesai bitiminde tam müftülükten çıkıyorduk ki, Ahmet Mekki Efendi bana bakıp;
- Gel seninle Fatih beyin annesini ziyarete gidelim, buyurdu. Zavallının beyi vefat etti. İki oÄŸlundan Metin Amerika’da, Fatih bey de askerde. O ÅŸimdi ne kadar mahzundur. Gidip duasını alalım.
Fatih beyin babasını çok severmiÅŸ.
Ailece görüÅŸürlermiÅŸ.
Fatih ve Metin beyler, bu zata hizmetle ÅŸereflenmiÅŸler.
O gün, birlikte çıkıp Fatih, Müstakimzade sokağındaki evlerine gittik.
Halen de aynı yerde oturuyorlar.
İçeri girip oturduk.
Hâl hatır sorup gönlünü aldı.
"Caliyet-ül ekdar" kitabından okudu kendisine.
Bu kitabın, Mevlana Halid-i BaÄŸdadi hazretlerinin hazırlamış olduÄŸu salevat-ı ÅŸerifeler olduÄŸunu sonradan öÄŸrendim.
Okuyan ferahlarmış.
Fatih beyin rahmetli annesi, kapı dibine diz çöküp, dinledi.
Sonra ayrıldık.
Rahmetli teyze, o günkü ziyaretimizi hiç unutamadığını zaman zaman söylerdi bana.
İşte vefakârlık bu olsa gerek.
|