İstanbul Velilerinden olup kabr-i şerifi Medine-i münevverede bulunan Sinan Efendi ”rahmetullahi aleyh“, bir gün sevdiği bir gence;
- Allahü teâlâ, bir kulunun kalbine, kendi sevgisini yerleştirir ve kendi muhabbetinin ateşiyle onu yakarsa ne büyük nimettir, buyurdu. Bu nimetin kıymetini bilip şükrünü yapmalı ve aşk-ı ilahinin, en son derecesine yükselmesini beklemelidir.
Ve ekledi:
- Bir âyet-i kerimede; (Nimetlerime şükrederseniz, onları arttırırım) buyuruluyor.
Şöyle bitirdi:
- Allahü teâlâdan başka, hiçbir şeye gönül bağlama evladım. Ne dine, ne de dünyaya faydası olmayan şeylerle geçirme ömrünü.
Delikanlı sordu:
- Ne ile geçireyim efendim?
- Allahü teâlânın emir ve yasaklarını öğren ve bunlarla amel et. Böyle yaparsan, dünyada da rahat edersin, ahirette de.
Evliyanın özelliği
Bir gün de;
- Efendim, Evliya zatların ne gibi hususiyetleri vardır? diye sordular.
Buyurdu ki:
- Onlar öyle kullardır ki, onlar görülünce "Allah" hatırlanır. Bazı semavi kitaplarda; "Benim Veli kullarımdan birine eziyet eden, bana harp ilan etmiş olur" buyurulmuştur.
Ve ilave etti:
- Yani onları üzen iflah olmaz. Ama sevip sevindirenlere müjdeler olsun. Mutlaka mükafatını görürler bir gün.
Bize, bizden sorulacak
Bir gün de;
- Başkalarının hata ve kusurlarını araştırmayalım. Kendi kusurlarımıza bakalım, buyurdu.
Sonra cemaate dönüp;
- Niçin? diye sorun bakalım, buyurdu.
Bunun üzerine sordular:
- Niçin hocam?
Buyurdu ki:
- Başkasının günahından biz mesul değiliz ki. Bize, bizim günahlarımız sorulacak.
Sitemizdeki bilgiler, bütün insanların istifadesi için hazırlanmıştır. Orjinaline sadık kalmak şartıyla, izin almaya
gerek kalmadan, herkes istediği gibi alıp istifade edebilir.