Fatih Sultan Mehmed Han, İstanbul’u fethettikten sonra, hocasını ziyarete gitti bir gün.
AkÅŸemseddin hazretlerine ”rahmetullahi aleyh“.
Fakat o da ne?
Hiç ilgi ve iltifat göstermedi kendisine.
Ama fetihten önce ne zaman gitse,
hemen ayaÄŸa kalkar, iltifat ederdi.
Üzüldü genç padiÅŸah.
“Niçin bana iltifat etmiyor?” diye geçirdi içinden.
“Demek ki, hocama karşı bir hata iÅŸlemiÅŸim".
O gün hep bunu düÅŸündü.
Sonra, bu hali Akşemseddin hazretlerinin yakınlarından birine anlatıp;
- Hikmeti ne olabilir? diye sordu.
O da, AkÅŸemseddin hazretlerine gidip arzetti durumu.
Ve sordu:
- Efendim, nedir bunun hikmeti?
Büyük Veli buyurdu ki:
- Ona, feth-i mübini nasib etti Hak teâlâ.
- Olsun, ne var bunda hocam?
- Ama bu, eski padiÅŸahlara nasip olmayan büyük bir devlettir.
- Evet, öyle.
- İşte bu sebeple, kendisinde olabilecek muhtemel bir "Gurur”a mani olmak istedim.
- Bunun için mi ilgi göstermediniz?
- Evet. Onun iyiliÄŸi için böyle davrandım. Hikmeti budur.
Niçin sevinçlisiniz?
Bu haber cihan Sultanına ulaşınca çok sevindi.
Hatta öyle çok sevindi ki, İstanbul’un fethine bu kadar sevinmemiÅŸti.
İşte “Hoca sevgisi” bu olsa gerek.
Nitekim aynı gün, bazı yakınlarına:
- Beni böyle sevinçli görünce Fethe sevindiÄŸimi zannetmeyin, dedi.
Merak ettiler.
- Ya niçin sevinçlisiniz sultanım?
- “AkÅŸemseddin” gibi büyük bir Veli bizim zamanımızda geldi. Asıl buna sevinirim.
DüÅŸündürücü deÄŸil mi?
|