Evliyanın büyüklerinden Seyyid Emir Külal “kuddise sirruh” hazretleri, bir sohbetinde;
- KardeÅŸlerim, Allahü teâlânın nimetleri güneÅŸ gibi meydandadır, buyurdu. BaÅŸkalarından gelen iyilikler de, yine Ondan gelmektedir. Çünkü baÅŸkalarını vasıta kılan, onlara iyilik yapmak isteÄŸini ve lazım gelen gücü, kuvveti veren de yine Odur.
Ve ekledi:
- Ondan başkasından iyilik beklemek, emanetciden, emanet olarak birşey istemeye ve fakirden sadaka istemeye benzer.
Åžöyle bitirdi:
- İnsanın, bu nimetleri gönderen Allahü teâlâya, gücü yettiÄŸi kadar ÅŸükretmesi, insanlık vazifesidir ve aklın emrettiÄŸi bir vazife, bir borçtur. Fakat Allahü teâlâya yapılması icab eden bu ÅŸükrü yerine getirebilmek, kolay bir iÅŸ deÄŸildir.
Sordular:
- Neden efendim?
- Çünkü insanlar, yok iken sonradan yaratılmış, zayıf, muhtaç, ayıplı ve kusurludurlar. Allahü teâlâ ise, hep var olup, ayıp ve kusurdan, uzak ve bütün üstünlüklerin sahibidir. Böyle aÅŸağı kulların, öyle bir yüce Allah’ın ÅŸanına yakışacak bir ÅŸükrü yapabilmeleri imkansız gibidir.
- Neden efendim?
- Çünkü çok ÅŸey vardır ki, insanlar onları güzel ve kıymetli sanır. Allahü teâlâ ise kötülük bilir ve beÄŸenmez. Yani saygı ve ÅŸükür sandığımız ÅŸeyler, beÄŸenilmeyen, bayağı ÅŸeyler olabilir.
- Sebep bu mu efendim?
- Evet. İnsanlar, kendi kusurlu akılları, kısa görüÅŸleriyle Allahü teâlâya karşı ÅŸükür olabilecek ÅŸeyleri bulamazlar. Åžükretmeye yarayan vazifeler, yine Allahü teâlâ tarafından bildirilmedikçe, övmek sanılan ÅŸeyler, kötülemek olabilir.
Åžöyle devam etti:
- İşte, insanların Allahü teâlâya karşı, kalb, dil ve beden ile yapmaları ve inanmaları lazım olan ÅŸükür borcu, yani kulluk vazifeleri, Allahü teâlâ tarafından bildirilmiÅŸ ve Onun sevgili Peygamberi tarafından ortaya konmuÅŸtur ki bu kulluk vazifelerine (İslamiyet) denir.
- Åžükretmek için bunları mı yapmak lazım efendim?
- Evet. Allahü teâlâya ÅŸükretmek, Onun Peygamberinin getirdiÄŸi yola uymakla olur. Bu yola uymayan hiçbir ÅŸükrü ve hiçbir ibadeti, Allahü teâlâ kabul etmez ve beÄŸenmez.
|