Evliyanın büyüklerinden Alâüddîn-i Attâr “kuddise sirruh” hazretleri, bir sohbetinde;
- KardeÅŸlerim, ibadetlerinizin çirkin tarafı olmadığını sanmayınız, buyurdu.
Ve ekledi:
- Biraz incelerseniz, hepsini çirkin bulur, hatta güzelliÄŸin kokusunu bile duymazsınız.
Sordular:
- Bu, iyi bir hâl midir efendim?
- Elbette. Böyle olan kimse kendini beÄŸenmez. Kendini beÄŸenmeyeni ise Allahü teâlâ sever.
Ve ekledi:
- Ayrıca bir kimse ibadetlerini kusurlu görünce, bunların kıymeti artar. Böylece kabul edilmeye lâyık olurlar. Siz de iyiliklerinizi kusurlu görmeye çalışınız.
- Ama bu çok zor efendim.
- Evet zor. Kendini beÄŸenmek felaketinden, Allahü teâlânın dilediÄŸi kimseler kurtulabilir ancak.
- Böyle olanlar nasıldır efendim?
- Onlar öyle kimselerdir ki, saÄŸ omuzundaki iyilikleri yazan meleÄŸin hiçbirÅŸey yazmadığını zannederler. Sol omuzundaki, kötülükleri yazan meleÄŸin ise durmadan yazdığını sanırlar.
- Neden efendim?
- Çünkü yaptıklarının hepsinin çirkin ve kötü olduÄŸunu görmektedirler. Maksat da, bu hale kavuÅŸmaktır iÅŸte.
Çocuklara namazı öÄŸretin!
Bir gün de sohbetinde;
- KardeÅŸlerim, çocuklarımıza mutlaka namaz kılmasını öÄŸretmeliyiz, buyurdu.
Ve ekledi:
- Bunu, Peygamberimiz “aleyhisselam” emrediyor. Bir hadisi ÅŸerifinde; (Çocuklarınıza namaz kılmasını öÄŸretiniz. Yedi yaşına gelince, namazı emrediniz. On yaşına gelince kılmazlar ise, döverek kıldırınız) buyuruyor.
|