Kabr-i ÅŸerifi Hizan’ın Gayda köyünde bulunan büyük Veli Sıbgatullah Arvasi “kuddise sirruh” hazretleri, bir gün;
- KardeÅŸlerim, iman arttıkça güzelliÄŸi de artar, buyurdu. Asırlar geçmesine raÄŸmen, Evliyaların hayatlarını, sohbetlerini okumaya, dinlemeye doyamıyoruz.
Ve ekledi:
- İmanlı olanın, imanlı olanı sevmesi, kara kaşı kara gözü için deÄŸildir. İmanı içindir. Bu, kalbin ve ruhun sevgisidir. Bir de göze kaÅŸa olan sevgi vardır.
Sordular:
- Bu, neyin sevgisidir efendim?
- Bunu seven nefstir. Sevilen de sevdiÄŸinin nefsani tarafıdır. Yani ÅŸehvani ve hayvani hislerle sever. Ama bu sevgi, onu elde edinceye kadardır. Ele geçirdi mi biter. İmam-ı Rabbani hazretleri, bunlar için; “Åžeker kaplanmış zehir gibidir” buyuruyor.
Üç çeÅŸit ÅŸeytan
Bir gün de dünyayı terk etmekten bahsediyordu ki;
- Dünyayı terk etmek nasıl olur efendim? diye sordular.
Cevabında;
- Dünyayı terk etmek demek, kalbin onu sevmemesi, ona düÅŸkün olmaması, kıymet vermemesi demektir, buyurdu.
- Ona düÅŸkün olmamak ne ile belli olur efendim?
- Varlığı ile yokluÄŸu, o insanın gözünde aynı olmasıdır.
- Bu hale nasıl kavuşulur efendim?
- Buna kavuÅŸmak için Allah adamlarının yanında yetiÅŸmek lazımdır. Bu büyüklerden biri ele geçerse kıymetini bilmeli, emirlerini yapmaya, canla baÅŸla sarılmalıdır.
Bir gün de;
- Üç çeÅŸit ÅŸeytan vardır, buyurdu. Birincisi bilinen ÅŸeytandır. Kötülük yaptırabilirse yaptırır, yoksa gider. İkincisi nefstir. Kötülük yaptırana kadar ısrar eder, peÅŸini bırakmaz. Üçüncüsü ise kötü arkadaÅŸtır. Hem kötülük yapar hem de rezil eder.
|