İslam âlimlerinin gözbebeÄŸi İmam-ı Rabbani “kuddise sirruh” hazretlerine, bir gün bir sevdiÄŸi gelerek;
- Efendim, Allahü teâlânın bir kulunu sevdiÄŸi nasıl anlaşılır? diye sordu.
Cevaben bir hadis-i ÅŸerifi okudu.
- Bu hadis-i ÅŸerifte mealen; (Allahü teâlânın, bir kulunu sevmemesi, onun faydasız ÅŸeylerle uÄŸraÅŸmasından anlaşılır) buyuruluyor.
Ve misal verdi:
- Mesela bir farzı yapmayıp, bir nafile ibadeti yapmak da, boÅŸuna uÄŸraÅŸmaktır. Bunun için, ne ile vakit geçirdiÄŸimizi incelemeliyiz. Ne ile uÄŸraÅŸtığımızı anlamalıyız. Nafile ibadet mi, yoksa farz olan ibadeti mi yapıyoruz?
Adam sordu:
- Sevapları çok mu farklı efendim?
- Farz ibadetin sevabı yanında, nafile ibadetin sevabı, deniz yanında damla gibi bile değildir.
Fırsatı ganimet bilin!
Bir gün de bazı sevdiklerine;
- KardeÅŸlerim, fırsatı ganimet bilmeli, vakitleri çok kıymetli nimet bilmelidir, buyurdu.
Ve devam etti:
- Modaya, adetlere uymakla ele bir ÅŸey geçmez. Yalan sözlerden, kaçamak davranışlardan ancak zarar ve ziyan ele geçer. Sevgili Peygamberimiz “aleyhisselam”; (Helekel-müsevvifun) buyurdu.
Sordular:
- O ne demek efendim?
- Yani sonra yaparım diyenler helak oldular. Bugünkü ömrü, hayal olan ÅŸeyler için harcetmek ve hayal olan ÅŸeyleri ele geçirmek için, mevcut olanları elden kaçırmak ahmaklıktır.
- Bize ne tavsiye edersiniz efendim?
- Bu kıymetli ömrü, en önemli, en kıymetli ÅŸey için kullanınız.
- En önemli ÅŸey nedir ki efendim?
- En mühim ÅŸey, Cehenneme girmekten kurtulup, sonsuz olarak Cennete girebilmektir.
|