Büyük İslam âlimlerinden seyyid Ahmet Mekki Efendi “rahmetullahi aleyh” hazretleri, bir gün bazı gençlere;
- Ey gençler helali, haramı, ibadetlerin nasıl yapılacağını, nelere inanılacağını, her türedi, cahil ve rastgele kimseye sormayınız, buyurdu.
Ve izah etti:
- Çünkü kendi aklı ile, görüÅŸü ile, düÅŸüncesi ile konuÅŸan kimse, din adamı deÄŸil, din ve iman hırsızıdır.
Gençler irkildiler.
- Hırsız mı dediniz efendim?
- Evet. Müslümanların imanlarını çalarlar. Bunlar, İslamiyet’e açıkça saldıran kâfirlerden daha zararlı ve daha kötüdür. Bunların sözlerine, kitaplarına, mecmualarına sakın aldanmayın.
- Dinimizi nereden öÄŸrenelim efendim?
- Ehl-i sünnet âlimlerine sorarak, onlar yoksa onların kitaplarını okuyarak. KurtuluÅŸ yolu budur.
Kur’an-ı kerim niçin geldi?
Bir gün de sohbetinde;
- Allahü teâlâ, bütün insanlara çok acıdığı için dünyanın her tarafındaki, her insanın, dünyada ve ahirette rahat etmeleri ve sonsuz Cennet nimetlerine kavuÅŸmaları için, iÅŸlerini ne yolda yürütmeleri ve nelerden kaçınmaları lazım geldiÄŸini, Kur’an-ı kerimde bildirmiÅŸtir, buyurdu.
Ve devam etti:
- Ehl-i sünnet âlimleri de bunların hepsini, keskin görüÅŸleri ile bulup milyonlarca kitap yazarak, bütün dünyaya bildirmiÅŸtir.
Sordular:
- Yani Allahü teâlâ insanları başıboÅŸ bırakmamış öyle mi efendim?
- Evet. Allahü teâlâ, insanları iÅŸlerinde başı boÅŸ bırakmamış, İslamiyet’in girmediÄŸi bir yer kalmamıştır.
Ve özetledi:
- Demek ki, İslamiyet’i dünya iÅŸlerinden ayırmak mümkün deÄŸildir. İslamiyet’i dünya iÅŸlerinden ayırmaya kalkışmak, İslamiyet’i ve Müslümanları yeryüzünden kaldırmaya çalışmak demek olur.
|