İslam âlimlerinin en büyüklerinden Seyyid Abdullah-ı Dehlevi “kuddise sirruh” hazretlerine, bir gün Evliyalıktan sordular.
Cevabında;
- Evliyalık, Allah’a yakın olmak demektir, buyurdu. Yani herkesten yüz çevirip, yalnız Ona gönül vermektir.
Ve ekledi:
- Buna kavuÅŸabilmek için, önce doÄŸru iman lazımdır.
Sordular:
- Başka ne lazım efendim?
- Sonra ibadetleri, şartlarına uygun olarak ve ihlas ile yapmalıdır.
- Doğru iman ve halis amel nasıl kazanılır efendim?
- DoÄŸru itikat ve halis ibadet, bir ehl-i sünnet âliminin sohbetiyle ele geçer.
- Ya öyle âlim yoksa efendim?
- Âlim yoksa, eskiden yaÅŸamış hakiki âlimlerin kitapları okunur.
Allah’ın rızasına ermek için
Bir gün de sohbetinde;
- Allahü teâlânın rızasına kavuÅŸabilmek, ancak bir Ehl-i sünnet âlimini tanıyıp, onu sevmekle ele geçer, buyurdu.
Ve ekledi:
- Nitekim Hak teâlâ, Kur’an-ı kerimde; “Vesile arayınız!” buyuruyor. Burada emredilen vesile, iÅŸte bu âlimlerdir.
Şaşırdılar:
- Bir ehl-i sünnet âlimine kesin ihtiyaç var öyleyse efendim.
- Elbette. İslamiyet Ehl-i sünnet âliminden veya o âlimlerin kitaplarından öÄŸrenilir. Nitekim vesile bulmayı da cenâb-ı Hak emretmektedir.
Ve sordu onlara:
- Bir dünya iÅŸi bile, bir aracı kiÅŸi olmadan kolay halledilmiyor, öyle deÄŸil mi?
- Evet efendim.
- İşte Allahü teâlânın rızasına kavuÅŸmak için de yolu bilen, yol gösteren bir âlim ve Veli bir zat gerekiyor.
|