İslam âlimlerinin en büyüklerinden Seyyid Taha-yı Hakkâri “kuddise sirruh” hazretlerine,
bir gün bazı sevdikleri;
- Mekruh neye denir efendim? diye sordular.
Cevabında; - Allahü teâlânın ve Muhammed aleyhisselamın, beÄŸenmediÄŸi ve ibadetlerin sevabını gideren ÅŸeylere mekruh denir, buyurdu. Mekruh da iki çeÅŸittir: Tahrimi, tenzihi.
Ve bunları tarif etti:
- Tahrimen mekruh, vacibin terkidir ki, harama yakın olan mekruhlardır. Bunları yapmak azabı gerektirir.
Sonra misal verdi:
- GüneÅŸ doÄŸarken, tam tepede iken ve batarken namaz kılmak gibi. Bunları kasıtla iÅŸleyen asi ve günahkâr olur. Cehennem azabına lâyık olur.
Åžöyle devam etti:
- Tenzihen mekruh, mubah, yani helal olan iÅŸlere yakın olan, yahut, yapılmaması yapılmasından daha iyi olan iÅŸlerdir. Gayri müekked sünnetleri veya müstehabları yapmamak gibi.
Müfsit nedir?
Bir gün de;
- Müfsit nedir efendim? diye sordular bu zata.
Cevap olarak;
- Müfsit, dinimizde meÅŸru olan bir iÅŸi veya baÅŸlanmış olan bir ibadeti bozan ÅŸeylerdir, buyurdu. İmanı ve namazı, nikahı ve haccı, zekatı, alış ve satışı bozmak gibi.
Misal istediler.
- Mesela, Allah’a ve kitaba söÄŸmek, imanı bozar, buyurdu.
Ve ilave etti:
- Namazda gülmek abdesti ve namazı bozar. Oruçlu iken bilerek yemek, içmek orucu bozar.
|