Evliyanın en büyüklerinden Seyyid Taha-yı Hakkâri “kuddise sirruh” hazretleri, bir gün bazı sevdiklerine;
- KardeÅŸlerim, bir özür sebebiyle namaz kazaya kalsa, özür bitince, hemen kaza etmek farz olur, buyurdu.
Sordular:
- Hemen mi efendim?
- Evet.
- Biraz geciktirmeye özür yok mu efendim?
- Var. Haram olan üç vakitten baÅŸka, boÅŸ vakitlerinde kılmak ÅŸartı ile çoluk çocuÄŸunun rızkını kazanmak, zaruri ihtiyaçlarını temin etmek için çalışacak kadar kaza kılmayı geciktirebilir.
Ve misal verdi:
- Sevgili Peygamberimiz “aleyhisselam”, Hendek muharebesinin ÅŸiddetinden kılamadıkları dört namazı hemen o gece, Eshab-ı kiram yaralı ve çok yorgun oldukları halde, cemaat ile kıldılar.
Namazı özürsüz kılmamak
Bir gün de bazı gençlere;
- Namazları özürsüz olarak kazaya bırakmak çok büyük günahtır, buyurdu. Nitekim Peygamberimiz “aleyhisselam”; (İki farz namazı bir araya getirmek büyük günahlardandır) buyurmuÅŸtur.
Ve ilave etti:
- Bir hadis-i ÅŸerifte de; (Bir namazı vakti çıktıktan sonra kılan kimseyi, Allahü teâlâ seksen hukbe Cehennemde bırakacaktır) buyuruldu.
Sordular:
- Bir hukbe ne kadar zamandır efendim?
- Bir hukbe, seksen ahiret senesi, ahiretin bir günü ise, dünyanın bin yılı kadar uzundur. Bir vakit namazı, vaktinden sonra kılmanın cezası bu olursa, hiç kılmayanın cezasını düÅŸünün artık.
Namaz, dinin direÄŸidir
Bir gün de namazdan sordular bu mübarek zata.
Cevaben;
- Namaz, dinin direğidir, buyurdu. Yani namazını kılan, dinini doğrultmuş, terk eden ise, dinini yıkmış olur.
Åžöyle devam etti:
- Kıyamet günü, imandan sonra ilk sual namazdan olacak ve Allahü teâlâ; (Ey kulum! Namaz hesabının altından kalkarsan kurtuluÅŸ senindir. Öteki hesapları kolaylaÅŸtırırım) buyuracaktır.
|