Evliyanın büyüklerinden Seyyid Muhammed Salih “kuddise sirruh” hazretleri, bir sohbetinde;
- KardeÅŸlerim, insanlar örnek insan ararlar. Bulurlarsa, kendini ona benzetmek, onun gibi olmak, onu örnek kabul etmek, ona saygı duymak isterler.
Ve ekledi:
- Bu, insanın tabiatında vardır.
Sordular:
- Örnek insan nasıl olur efendim?
- Örnek insan, fedaidir. Feda etmiÅŸtir kendisini insanlar için, dinimiz için. Her bakımdan kendisini feda etmiÅŸtir. Artık o kendi için yoktur. İnsanlara hizmet için vardır.
Ve örnek verdi:
- Dedelerimiz, iÅŸte böyle mübarek insanlardı. Cünun [delilik] derecesinde kendilerini din için, vatan için, insanlar için vakfettiler. Hiç bir ÅŸey düÅŸünmediler. Yalnız Allahü teâlâyı ve Onun dinini düÅŸündüler. Onun kullarına bu nimeti ulaÅŸtırmayı düÅŸündüler.
Åžöyle bitirdi:
- Ancak bu ÅŸekilde İslamiyet saÄŸlam olarak bize kadar geldi. İslamiyet fedakârlık ister, vefakârlık ister, çile ister.
Mesuliyetimiz büyük
Bir gün de sevdiklerine;
- KardeÅŸlerim, sahip olduÄŸumuz bu iman nimeti için ÅŸükredelim ve bu nimetin bizden gitmemesi için Rabbimize gece gündüz dua edelim. Ve bize kadar gelen bu emaneti, bizden sonra gelenlere Allah rızası için aktarmaya çalışalım.
Ve ekledi:
- Çünkü yarın ahirette Cenâb-ı Hak soracak.
Merak ettiler:
- Ne soracak efendim?
- “Ey kulum, senin kurtulman için binlerce, yüz binlerce kulum feda etti kendini. Kale kapılarında, surların önlerinde, meydanlarda, savaÅŸlarda, her yerde canlarını, kanlarını, mallarını feda ettiler. Peki sen ne yaptın?” diye soracak.
Ve ilave etti:
- Bu suale nasıl cevap vereceÄŸiz? Nimet ne kadar büyükse, onun getirdiÄŸi mesuliyet de o kadar büyüktür. Rabbimizin huzuruna kul hakkıyla gitmeyelim. İşte bu, kul haklarının en büyüklerindendir.
|