Ä°slam âlimlerinin en büyüklerinden Seyyid Abdülhakim-i Arvasi “kuddise sirruh” hazretleri, bir gün sevdiÄŸi bazı gençlere;
- Her ÅŸeyden önce dinimizi öÄŸrenip, baÅŸkalarına da öÄŸretmeliyiz, buyurdu.

Sordular:
- Kime öÄŸreteceÄŸiz efendim?
- Önce hanımımıza ve çocuÄŸumuza. Sonra komÅŸumuza, sonra sözümüz geçen herkese. Ama bir ÅŸartla.

- O ÅŸart nedir efendim?
- Fitneye sebep olmayacağız. Yani kimseyi incitmeden, kırmadan yapacağız bu iÅŸi. Velhasıl ya bir kelime söyleyerek, ya bir kitap vererek, bir ÅŸey yaparak mutlaka Cenâb-ı Hakkın dinine hizmet edeceÄŸiz.

- Emr-i maruf yapmazsak efendim?
- EÄŸer emr-i maruf terk edilirse, hadis-i ÅŸerifte; (En kötüleriniz başınıza gelir) buyuruluyor. EÄŸer iyi insanların başımıza gelmesini istiyorsak, önce bize düÅŸen vazifeyi yapmalıyız.

Ve daha açıkladı:
- Yani biz Allahü teâlânın emir ve yasaklarına ne kadar uyarsak, amirlerimiz de, büyüklerimiz de o kadar iyi olur. Biz emr-i marufu terk edersek, hem dünyada azab çekeriz, hem de ahirette.

Ahiret için yaÅŸayın!

Bir gün de sohbetinde;
- Müslüman, mutlaka ahiret için yaÅŸayan insandır, buyurdu. Bu dünya, bir handır, misafirhanedir, bizler de yolcu.

Ve devam etti:
- Ä°ÅŸte Eshab-ı kiram efendilerimiz, hepsi çıkmış Arabistan’dan, dağılmışlar dünyanın dört bucağına. Niçin? Allah’ın dinini, Onun kullarına bildirmek için.

Ve ilave etti:
- Ä°nsan, mahlukların en ÅŸereflisidir. GüneÅŸten Aya, mikroptan file kadar her ÅŸey, ama her ÅŸey, insan için yaratılmıştır. Cenâb-ı Hak, insana ne kadar kıymet vermiÅŸ ki; (Kâinattaki her ÅŸeyi sizin için yarattım) buyuruyor.

Ardından;
- (Sizi de benim için yarattım) buyuruyor.

Ve bunu izah etti:
- Yani Allahü teâlâ, bizleri, sadece kendisine iman edelim, ibadet edelim diye yaratmıştır.