Evliyayı kiramdan Seyyid Abdülhakim-i Arvasi “kuddise sirruh” hazretlerine, bir gün bazı sevdikleri;
- Feyz almak nasıl olur efendim? diye sordular.
Cevabında;
- Allah dostları, Evliyalar, feyz gelmesine vasıtadırlar, buyurdu. Yani o büyükler, menbadan, kaynaktan gelen suyu veren musluk gibidirler. Ama bir ÅŸartla.
Sordular:
- O ÅŸart nedir efendim?
- Feyz gelmesine vasıta olan zatın, gerçek Veli olması, yani feyzin asıl menbaına, kaynağına baÄŸlı olması lazımdır. Böyle olmazsa feyze kavuÅŸulamaz.
Ve ekledi:
- Ayrıca menbaa baÄŸlı olan gerçek Veliyi çok sevmesi ve Onun sevgisine kavuÅŸması gerekir.
- Sevmek nasıl olur efendim?
- Sevmek, ona tâbi olmak, sözünü dinlemektir. Bu ÅŸartlar varsa, sevgisi nisbetinde Ondan feyz alır. Sohbet nasip olursa, alınan feyz daha çok olur.
Önce doÄŸru iman
Bir gün de bazı gençler;
- Efendim, tasavvufta yüksek derecelere kavuÅŸmak için ne yapmak lazımdır? diye sordular.
Cevap olarak;
- Bunun için, önce Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdikleri gibi iman etmek ve İslamiyet’e uymak lazımdır, buyurdu.
Ve ekledi:
- Sonra da Ehl-i sünnet âlimlerine, Evliya zatlara muhabbet bağı ile baÄŸlanmak gerekir. Yani Onları severse, bu sevgisi sebebiyle onların kalblerinden gelen feyzleri alır.
Sordular:
- Sevmezse feyz alamaz mı efendim?
- Hayır. Sevmeden, yalnız ibadet etmekle, feyz ve nura kavuÅŸulmaz. İbadet, Allahü teâlânın rızasına, sevgisine kavuÅŸturan sebeplerden biri ise de, çok sevmek de ÅŸarttır.
|