Evliyayı kiramdan Hâcegi Muhammed Emkenegi “kuddise sirruh” hazretlerine, bir gün sevdiÄŸi bazı gençler;
- Efendim, nefsimizin şerrinden nasıl kurtulabiliriz? diye sordular.
Cevabında;
- Günah iÅŸletirse, ceza verin, buyurdu.
- Nefsimize mi ceza verelim efendim?
- Evet.
- Nasıl mesela efendim?
O zaman şunu anlattı:
Büyüklerden biri, bağında namaz kılıyordu. O ara güzel bir kuÅŸ gelip, yanına kondu. Ona dalarak, kaç rekat kıldığını ÅŸaşırdı. Selam verince ceza verdi nefsine.
Merak ettiler:
- Nasıl ceza verdi efendim?
- O bağı fakirlere sadaka verdi.
Ey boÅŸboÄŸaz!
Bir gün de bazı sevdikleri;
- Efendim, nefsimize hep aldanıyoruz, ne yapalım? dediler.
Cevap olarak;
- Onu cezalandırın! buyurdu.
Ve ÅŸunu nakletti:
Biri anlatıyor ki: Bir gün babamın arkadaÅŸlarından biri gelip babamı sordu.
- Uyuyor, dedim.
- İkindiden sonra yatılır mı? dedi ve gitti.
Arkasından gittim.
Kendi kendine;
“Ey boÅŸboÄŸaz! Senin nene lazım ki, baÅŸkasının yatmasına karışırsın. Ahdım olsun ki, bir sene başını yastığa koymayacaksın” diyordu.
Gıybet yapanı dinlemeyin!
Bir gün de buyurdu ki:
- Gıybet yapanı dinlemeyin. Hatta susturun. Çünkü gıybet günahı, zina günahından büyüktür.
Sordular:
- Nasıl susturalım efendim?
- Açıkça "Sus!" deyin. Böyle yapana yüz ÅŸehit sevabı verilir.
|