Büyük âlim ve Velilerden Hakim-i Tirmizi “rahmetullahi aleyh” hazretlerine, bir gün helal ve haramdan sordular.
Cevabında;
- Her ÅŸeyin sahibi ve maliki olan Allahü teâlânın, kullanmamız için izin verdiÄŸi ÅŸeylere helal, izin vermediÄŸi ÅŸeye de, haram denir, buyurdu.
Ve devam etti:
- Bir ÅŸey, bir kimseye helal, baÅŸka bir kimseye haram olabilir.
Dünyada haram iÅŸleyen kimse, ahirette ondan mahrum kalır. Burada helal ÅŸeyleri kullananlar, orada, o ÅŸeylerin hakikatine kavuÅŸur.
Ve misal verdi:
- Mesela, bir erkek, dünyada haram olan ipeÄŸi giyerse, ahirette ipek giymekten mahrum edilir. İpek ise, Cennet elbisesidir. O halde, bu günahtan temizlenmedikce, Cennete giremez demektir.
Ve ekledi:
- Cennete girmeyen de Cehenneme girer. Çünkü, ahirette, bu ikisinden baÅŸka yer yoktur.
Ahiret dünyaya benzemez
Bir gün de sohbetinde;
- KardeÅŸlerim, ahiret iÅŸleri, hiçbir bakımdan dünya iÅŸlerine benzemez, buyurdu.
Ve ekledi:
- Bu dünya, yok olmak için yaratıldı. Yok olacaktır. Ahiret, sonsuz kalmak için yaratıldı, sonsuz kalacaktır.
Ve devam etti:
- Sonsuz kalacak ÅŸey ile çabuk yok olacak ÅŸey arasında ne kadar fark varsa, dünya ile ahiret yapısı ve iÅŸleri arasında da o kadar fark vardır. Yalnız isimleri, anlatılması benzemektedir.
Ve misal verdi:
- Mesela Cennet kelimesi, dünyada bostan, ahirette ise, Cennet denilen, sonsuz nimetlerin bulunduÄŸu yer demektir.
Åžöyle bitirdi:
- Cehennem de, burada derin ateÅŸ kuyusu, orada ise Cehennem denilen azab dolu yere denir.
|