Muinüddin-i ÇeÅŸti hazretleri “rahmetullahi aleyh”, bir gün bir kimse ile yolda yürüyorlardı ki, karşıdan bir kimse hiddetle gelip, bu Veli’nin yanındaki adamın yakasına yapıştı ve;
- Çabuk borcunu öde! diyerek tehdit etti.
Ancak ödeyecek parası yoktu adamcağızın.
Mahcup oldu bu zata karşı.
Muinüddin-i ÇeÅŸti “rahmetullahi aleyh”, o kimseye, kibarca;
- Biraz mühlet veremez misin? buyurdu.
- Hayır veremem, dedi. Hemen ödesin.
- Ama parası yokmuÅŸ. Bir iki gün beklesen.
- Hayır olmaz.
O zaman büyük Veli, cübbesini çıkarıp yere serdi.
Cübbenin içi altın ve gümüÅŸle doldu bir anda.
O kimseye dönüp;
- Alacağın ne kadarsa, al buradan, buyurdu. Ama hakkından fazla alma!
Adam çil çil altınları görünce faltaşı gibi açıldı gözleri.
Unuttu her ÅŸeyi.
Bir anda eli kurudu
Ve alacağından kat kat fazlasını alıp, doldurdu ceplerini.
Ama tanımıyordu bu zatı.
Emri dinlemeyince, bir anda eli kurudu.
Öyle ki, cansızdı, tutmuyordu artık.
Pişman oldu yaptığına.
Anlamıştı kimin karşısında olduğunu.
PiÅŸmanlık duygusu içinde;
- Tövbe ettim efendim. Ne olur, dua buyurun da iyileÅŸsin elim, diye yalvardı.
Büyük Veli merhamet etti yine.
Åžifa vermesi için, dua etti.
Yalvardı Rabbine.
Adamın eli bir anda iyileşti.
Hatta eskisinden daha kuvvetli olmuÅŸtu.
EÄŸilip, hürmetle öptü ellerinden.
En kıymetli talebesi olmuştu artık.
Bir daha ayrılmadı yanından.
|