Muhammed Baki Billah hazretleri “rahmetullahi aleyh”, gençliÄŸinde ilim aÅŸkıyla yanıyor, kendini bu yolda yetiÅŸtirecek bir üstad, gönül sahibi bir zatı arıyordu.
Ama ne aramak.
Bu yoldaki gayreti, herkesi şaşırtıyordu.
Bu konuda kim bir tavsiyede bulunsa, hemen o yere varıyor, bu yolda akıl almaz gayret sarfediyordu.
Öyle ki, daha fazlasına bir insanın takatı yetiÅŸmezdi.
Velhasıl bir mürÅŸid bulmak için çırpınıp duruyor, yaÅŸlı annesi de onun bu haline çok üzülüyordu.
Gece yarılarında sahralara çıkıp dua ediyordu oÄŸlu için.
Bir gece yine sahraya çıkıp, aÄŸlayarak;
- Yâ Rabbi, oÄŸlumun muradı neyse, sevdiÄŸin kullarının hürmetine ihsan et. Ya onu muradına kavuÅŸtur, ya da benim canımı al ki, tahammülüm kalmadı artık, diye yalvardı.
İşte o gece bir rüya gördü oÄŸlu.
O zamanın en büyük mürÅŸidi olan Muhammed İmkenegi hazretlerini “rahmetullahi aleyh” görmüÅŸtü.
Yolunu bekliyorum
Büyük Veli kendisine;
- Ey oğlum! Sen beni arıyorsun, ben senin yolunu bekliyorum, buyurdu.
Uyanınca sevince garkoldu.
Zira aradığı mürÅŸidi bulmuÅŸtu herhalde.
Ve o gün Buhara'ya varıp, sevinçle huzuruna girdi.
Evet, rüyada gördüÄŸü bu zattı.
Büyük Veli, Onu iltifatlarla karşıladı ve birlikte bir odaya çekilip, baÅŸ baÅŸa sohbet ettiler.
Üç gün içinde en yüksek mertebeye çıkardı onu tasavvufta.
Sonra da;
- İşiniz tamam oldu. Åžimdi Hindistan’a avdet edin, buyurdu.
Ve ekledi:
- Öyle görüyorum ki, Hindistan’da çok büyük bir Evliya zuhur edecek. O zat, sizi bekliyor. Sizden feyz alarak zamanın kutbu olacak ve cümle alem, Onun irÅŸadiyle nurlanacak.
Muhammed Baki Billah hazretleri Serhend’e vardığında, gaibten bir ses geldi kulağına.
“O kutbun diyarına geldin”, diyordu.
Derken İmam-ı Rabbani hazretlerini yetiÅŸtirdi ki, bu dünya, böyle yüksek bir Veli görmemiÅŸti.
|