Ahmed Abdülhak Raduli “rahmetullahi aleyh”, Hindistan’da yetiÅŸen büyük Velilerdendir.
GençliÄŸinde çok hevesliydi İslamiyet’i öÄŸrenip ona göre yaÅŸamaya.
Ancak bu işin rehbersiz olmayacağını iyi biliyordu.
Onun için bir mürÅŸid aramaya baÅŸladı hevesle.
Bir gece rüyasında;
- Aradığın rehber, Pani-püt ÅŸehrindedir, denildi kendisine.
Sevinçle uyandı.
Ona bir an önce kavuÅŸmak için sevinçle çıktı yola.
O mürÅŸit, Celaleddin-i Pani Püti hazretleriydi ve bu gencin yola çıktığı anında keÅŸf olundu kendisine.
Talebesini toplayıp;
- Çocuklar! Nefis yemekler yapın ve mükellef bir sofra donatın ki, kıymetli bir misafirimiz geliyor, buyurdu.
Sofra hazırdı az sonra.
Ve beklenen misafir geldi .
Kendisini iltifatlarla karşıladılar.
Ancak o, kendisine gösterilen bu büyük ilgi ve tezahüratı görünce atını döndürüp hızla uzaklaÅŸtı oradan.
“Aradığım bu deÄŸil” dedi içinden. Zira Allah adamları böyle debdebeye meyilli olmazlar.
MürÅŸidini baÅŸka yerlerde arayacaktı.
Burası neredir?
O gün akÅŸama kadar at sürdü bu niyetle. AkÅŸam vakti, bir yerleÅŸim birimine gelince sordu ilk rastladığı adama:
- Burası neredir?
- Pani-püt ÅŸehridir.
“Allah Allah!” dedi içinden. “Pani-püt ÅŸehrinden ayrılalı saatler oldu halbuki”.
O gece dinlenip, sabahleyin yola çıktı tekrar.
At koÅŸturdu saatlerce.
Yine akÅŸam üzeri bir yere gelip sordu birine:
- Bu şehrin adı nedir?
- Pani-püt.
Åžöyle etrafına bir bakındı.
Bir de ne görsün?
Celaleddin-i Pani Puti hazretlerinin “rahmetullahi aleyh” dergahı önünde deÄŸil mi.
İşte o zaman idrak etti, hikmetini bu işin.
Aradığım, galiba bu zat dedi. Çünkü beni bırakmıyor. Ben uzaklaÅŸmak istedikçe manevi bir baÄŸ ile kendine çekiyor.
Büyük bir iÅŸtiyakla girdi içeri.
Bir zaman sonra Evliya olarak çıktı o dergahtan. |