Behaeddin-i Buhari hazretlerinin “rahmetullahi aleyh” bir talebesi ÅŸöyle anlatıyor:
- Biz önceleri TaÅŸkent’te ikamet ediyorduk.
Hocamı görmek için Buhara’ya giderdim bazen.
Bir gün, yine içimden; “Hocana git!” diye bir ses duydum.
Zira çok özlemiÅŸtim kendilerini.
O gün hazırlanıp çıktım yola.
Yola çıkmadan, hanımım bir miktar altın getirip;
- Bu altınları, o zatın önüne koy, dedi.
- Niçin gönderiyorsun bu altınları? diye sordum.
Çocuk kokusu geliyor
Ancak söylemedi.
- Åžimdilik gizli kalsın, sonra söylerim, dedi.
Ben de ısrar etmeden aldım ve gidince hocamın önüne bıraktım onları.
O, tebessüm ederek;
- Bu altınlardan çocuk kokusu geliyor, buyurdu.
Meseleyi anlamıştım.
Mübarek zat sözüne devamla;
- Üzülmeyin, ümit ediyorum ki, cenâb-ı Hak yakında size bir erkek çocuk verecektir, buyurdu.
O duanın bereketini gördük çok geçmeden.
Bize, bir salih oÄŸul verdi Hak teâlâ.
Günahın küçüÄŸü olmaz
Bir gün de bazı sevdikleri;
- Efendim günahın küçüÄŸü büyüÄŸü olur mu? diye sordular bu zata.
Cevaben;
- Günahlar, küçük ve büyük diye ayrılırsa da, aslında hepsi büyüktür, buyurdu.
Ve ilave etti:
- Küçük de olsa günah günahtır. Allah’a isyandır yani. Aciz bir kulun, kendi Yaradanına isyan etmesi ne demektir, bir düÅŸünsenize.
Sözüne devamla;
- Sonra küçük günah iÅŸleyen, yavaÅŸ yavaÅŸ büyükleri de iÅŸlemeye baÅŸlar, buyurdu. Büyük günahlara dalan da küfre girebilir. Onun için Müslüman çok korkmalıdır.
Åžöyle bitirdi:
- Çünkü iman bir kelimeyle kazanıldığı gibi bir kelimeyle de kaybedilebilir. Titremek, korkmak lazım.
|