Behaeddin-i Buhari hazretlerinin “rahmetullahi aleyh” talebesi Alaeddin-i Attar hazretleri ÅŸöyle anlatıyor:
Mübarek hocam o kadar fakir idi ki, kış günü, bir sergisi bile bulunmazdı evinde.
Namazını, eski bir kilim üzerinde kılardı.
Helalden kazanmaya çok dikkat eder, haramdan bir çekirdek bile girmezdi kazancına.
Fakir olduÄŸu kadar cömertti de.
Hediye getirene, kat kat verirdi.
Nafakasını kendi temin eder, tarlasını bizzat kendi eker ve kendi biçerdi.
Her iÅŸinde sünnete uyardı.
Bilhassa yemekte çok titizlik gösterirdi buna.
EkmeÄŸini evde piÅŸirttirir, misafirine bizzat kendi hizmet etmeyi severdi.
Sevdiklerine;
- Yemek yerken, edebi gözetin. Kendinizi, Allah’ın huzurunda farzedin, buyururdu.
Talebesiyle yemek yerken, birisi gafletle ağzına lokma alsa, onu hemen ikaz edip;
- Evladım, Rabbinin huzurunda olduÄŸunu bil de öyle ye, buyururdu.
EÄŸer bir yemek öfke ve gaflet ile piÅŸmiÅŸse, onu anlar ve yemezdi.
Niçin yemezsiniz?
Bir gün, bir talebesinin evine gitmiÅŸti.
Önüne yemek getirdiler.
Ama yemedi.
Talebe çok üzülüp;
- Efendim niçin yemiyorsunuz? diye sordu edeble.
Büyük Veli;
- Bu yemeÄŸi piÅŸiren, gadaplı ve öfkeliymiÅŸ, buyurdu. Böyle piÅŸen yemekte, hayır ve bereket olmaz. Hatta ÅŸifa deÄŸil, hastalık olur yiyene.
Çok yaÅŸamak için
Bir gün de nasihat isteyen bir gence;
- Evladım, Allahü teâlânın sana nasıl davranmasını istiyorsan, sen de Allah’ın kullarına öylece davran, buyurdu.
Ve ekledi:
- Muvaffak olmanın sırrı ikidir. Biri, günah iÅŸlememek, öbürü Allah’ın kullarına iyilik etmektir. Bunu yapabilirsen, her iÅŸinde muvaffak olursun.
|