Ubeydullah-ı Ahrar hazretlerinin “rahmetullahi aleyh” fakir bir talebesi vardı.
Bir seferden dönerken, ona misafir oldu.
Garip, üstadının geldiÄŸini görünce çok sevindi.
Öyle ki, Cennetten müjde gelmiÅŸti sanki.
Fakat genç ve güzel bir oÄŸlu vardı ki, bilmiyordu bu zatın kim olduÄŸunu.
İlk defa görüyordu zira.
Tanımadığı için suratını asıp oturdu bir kenarda.
Hiç ilgi göstermedi bu büyük Veli’ye.
Ubeydullah-ı Ahrar hazretleri “rahmetullahi aleyh”, o gencin halini görüp acıdı ve merhametinden kendine çekti onun kalbini.
Yanına gidip, kulağına eğilerek, yavaş sesle;
- Bu yaptığın doÄŸru mu. Ben de senin yüzünü kara edeceÄŸim, görürsün, buyurdu.
Bir emriniz varsa
Sonra gelip yerine oturdu.
Az sonra genç fırlayıp, Ubeydullah-ı Ahrar hazretlerinin “rahmetullahi aleyh” önüne geldi:
- Bir emriniz varsa yapayım efendim.
- Bir sıcak çorba getir de içelim öyleyse.
Delikanlı, koşup ocağı yaktı hemen.
Çabuk yansın diye de üflemeye baÅŸladı ateÅŸe.
Öyle ki, yüzü gözü simsiyah oldu is ve dumandan.
Ocak yanıp tutuÅŸurken, kalbi de bu büyük Veli’nin muhabbetiyle yanıp tutuÅŸmuÅŸtu.
Yüzü, siyah olmuÅŸsa da, kalbi, nurlanmıştı o Veli’nin sevgisiyle.
Nihayet çorbayı getirip ikram etti.
Ve çok himmetine kavuÅŸtu bu büyük Veli’nin.
Ve bir daha ayrılmadı yanından.
Namaza önem vermezse
Bu zat, bir gün bir sevdiÄŸine;
- Namaza ehemmiyet vermeyen, vazife kabul etmeyen kimsenin, imanı gider, mürted olur, buyurdu.
Ve ekledi:
- Mürted, Cehennemde sonsuz azab çekecektir.
- Sonsuz mu efendim?
- Evet. Çünkü mürted, Cehenneme de, azaba da, namazın önemine de inanmaz. Dünyada, hayvan gibi yaÅŸamakta, zevkinden ve zevkine vasıta olan parayı ve malı toplamaktan baÅŸka birÅŸey düÅŸünmez.
|