Ubeydullah-ı Ahrar “kuddise sirruh” hazretleri, Evliyanın en büyüklerindendir.
Henüz çocukken, kalbi Hak teâlânın aÅŸkıyla yanıyordu.
Kendisi anlatıyor:
Çocukken mektebe gidiyor, ama Allahü teâlâyı bir an unutmuyordum.
Ben böyle olunca, herkesi de öyle zanneder, herkes de benim gibi Allahü teâlâyı bir an unutmazlar derdim.
Bir gün hava çok soÄŸuktu.
Mektebe giderken, ayağım çamura battı birden.
Çamurdan kurtulmaya uÄŸraşırken pabucum ayağımdan çıktı.
Onu kurtarmaya çalışırken Allah’tan birkaç saniye kadar gafil oldum.
Zira pabuçlarımı düÅŸünmüÅŸtüm o arada.
Ne mutlu ÅŸu köylüye
Karşıda, bir köylü çift sürüyordu.
Ona imrenip;
“Ne mutlu ÅŸu köylüye. Kalbi, Allah’tan gafil deÄŸil. Ben ise çamur yüzünden Rabbimden gafil oldum” diye düÅŸündüm.
Ve çok üzüldüm bunun için.
Hatta hüngür hüngür aÄŸladım.
Çok gözyaşı döktüm.
Zira dünyadaki bütün insanların Allah’tan bir an bile gafil olmadıklarını zannederdim.
BüluÄŸ yaşıma kadar zannım böyleydi.
Herkese, böyle hüsnü zan ederdim.
Sonra anladım hakikatı.
MeÄŸer gerçek böyle deÄŸilmiÅŸ.
Bazı seçilmiÅŸ kullara nasib olurmuÅŸ bu nimet.
Namazını doğru kılsaydın
Bir gün, bu zatın huzuruna bir genç gelip;
- Efendim, günah iÅŸlememek için ne yapayım? diye sordu.
Cevaben;
- Namaza çok ehemmiyet ver, buyurdu.
- Namazımı kılıyorum hocam.
- Buna raÄŸmen mi günahtan kurtulamıyorsun evladım?
- Evet efendim.
Buyurdu ki:
- İnsanı günahlardan uzaklaÅŸtırmayan bir namaz, doÄŸru kılınmıyor demektir. DosdoÄŸru kılmış olsan, günah iÅŸleyemezsin. Namazın doÄŸru olması için, gusle ve abdeste de çok dikkat etmelisin.
O günden sonra namazlarını düzgün kıldı o genç.
Ve günahlar iÄŸrenç ve çirkin gelmeye baÅŸladı kendisine.
|