Abdullah-ı Dehlevi “rahmetullahi aleyh”, sülale-i Resulden olup, büyük âlim ve Velidir.
Henüz dünyaya gelmemiÅŸti ki, babası ve amcası birer rüya gördüler Onun hakkında.
Babasına, Hazret-i Ali radıyallahü anh rüyada görünüp;
- Allah, sana bir oÄŸul verecek ki, büyüdüÄŸünde yüksek bir Veli olacaktır. O doÄŸunca, ismini Ali koy, buyurdu.
Amcasına da Resulullah efendimiz “aleyhisselam” rüyada görünüp, bir oÄŸlu olacağını müjdelemiÅŸ ve;
- O çocuÄŸun ismini Abdullah koy, buyurmuÅŸtu.
Nihayet o bahtlı çocuk doÄŸdu.
Ona, hem Ali, hem de Abdullah ismini verdiler.
Beni de kabul ediniz
Yirmi iki yaşında Mazhar-ı Can-ı Canan hazretlerini “rahmetullahi aleyh” tanımakla ÅŸereflendi.
Henüz ilk görüÅŸmede;
- Beni de talebeliÄŸe kabul edin, diye rica etti kendisine.
Büyük Veli;
- Kabul ederiz, ama bizim yolumuz zordur, buyurdu. Bu yol, tuzsuz taÅŸ yalamaya benzer. İstersen, zevkli ve ÅŸevkli bir yol ve üstad bul kendine, Ona tâbi ol.
Ama genç Abdullah;
- Olsun efendim, dedi. Ben sizi istiyor, kabul buyurmanızı gönülden diliyorum.
O zaman;
- Pekâlâ, buyurdu.
Ve yetiÅŸtirip, mutlak icazet verdi kendisine.
Herkese acırdı
Üstadı dünyadan göçünce, her taraftan akın akın insanlar gelip, Onun etrafında toplanmaya baÅŸladılar.
Kötülük yapanlara bile acır, gece seher vakitlerinde kalkıp dua ederdi onlar için.
Kendisini sevmeyen bir hakim komşusu vardı ki, bu zatın aleyhinde konuşur, gıybetini yapardı orda burda.
O, bir gün bir suçtan hapse düÅŸtü.
Abdullah-ı Dehlevi hazretleri “rahmetullahi aleyh” bunu iÅŸitince çok üzüldü ve uÄŸraşıp çıkardı onu hapishaneden.
O kimse insafa geldi.
Tövbe edip, talebesi olmakla ÅŸereflendi.
|