Zünnun-i Mısri “rahmetullahi aleyh” hazretlerine bir gün bir Müslüman gelerek;
- Salih bir Müslüman nasıl arif olur efendim? diye sordu.
Cevabında;
- Salih mümin odur ki, bir günah iÅŸlerim diye kalbi titrer, buyurdu.
Ve izah etti bunu:
- O, başının üzerinde bir kılıç hisseder. Öyle ki, bir kılla asılmıştır. Üstelik de kılıç çok keskin, kıl da çok incedir. Biraz gaflet edersem düÅŸebilir, diye inanır.
Kılı kırk yarar
Ve ekledi:
- Salih mümin odur ki, her bir adımında ince ince düÅŸünür. Yapacağı iÅŸ İslamiyet’e aykırı olmasın diye kılı kırk yarar. EÄŸer dine uygunsa yapar, yoksa vazgeçer.
Sordular yine:
- Tövbe nasıl olmalı efendim?
- Günah iÅŸleyen kimse, hemen piÅŸman olmalı ve affı için aÄŸlayıp sızlamalıdır.
Ve ekledi:
- Hakiki bir Müslüman bir günah iÅŸleyince, bu günahımı Allahü teâlâ gördü diye düÅŸünür ve öyle piÅŸman olur ki, bir daha yapmayacağım diye söz verir Rabbine.
Ve yapmaz artık o günahı.
Öyle doÄŸru olun ki…
Bir gün, bazı sevdikleri Zünnun-i Mısri hazretlerine;
- Bir kul, hangi sebeple Cennete girer efendim? diye sordular.
Cevabında;
- O kul öyle doÄŸru olmalı ki, bir ömründe asla eÄŸri bir iÅŸi olmamalı. Günahtan öyle çok korkmalı ki, bir günah gördüÄŸünde içi kan aÄŸlamalı, öyle çok din gayreti olmalı ki, bu hususta az bile gevÅŸekliÄŸi olmamalı, ve Rabbini öyle çok anmalı ki, Onu hatırlamadan bir anı geçmemeli, buyurdu.
Ve ekledi:
- Ölümü de öyle yakın bilmeli ki kendine, yatarken yastığının altında bilmeli, kalkınca da görmeli karşısında.
|