Seyyid Ahmed Bedevi hazretlerinin “rahmetullahi aleyh” vefatından sonra Ebül Kays bin Ketile adında bir âlim Mısır’dan çıkıp, Seyyid Ahmed Bedevi hazretlerinin “rahmetullahi aleyh” medfun olduÄŸu yere gelmiÅŸti.
Gerçi bu zatın namını iÅŸitmiÅŸti ama tam bilmiyordu üstünlüÄŸünü.
İnsanların Onun türbesine karşı gösterdiÄŸi büyük ilgiyi görünce, hayretine gitti bu hâl.
Kendi de, ilmiyle meÅŸhurdu, ama fazla buldu bu zata gösterilen ilgi ve hürmeti.
Bu ilgi çok fazla
Ve oranın halkını etrafına toplayıp;
- Ey insanlar! Bu zata bu kadar ilgi ve iltifata ne lüzum var? dedi. Bu zatı ben de tanıyorum. Ama lüzumundan fazladır sizin bu ilginiz.
Onlar, bu âlim için yabancıdır deyip, üstünde durmadılar.
Evlerine götürüp, yemek ikram ettiler.
Sofrada balık da vardı.
Adamcağız balığı yerken boÄŸazına bir kılçık takıldı.
Öyle ki, ne ileri gidiyordu, ne de geri.
Ne kadar uÄŸraÅŸtılarsa da çıkmadı kılçık.
Izdırabı gün be gün artıyor, ama hiç kimse bir çare bulamıyordu.
Yemek ve içmekten de kesildi nihayet.
Hiç de böyle bir dert gelmemiÅŸti adamın başına.
Şaşırdı ne yapacağını.
Bu, bir ikaz-ı ilahi
Başını öne eÄŸip, düÅŸününceye daldı.
Ve anladı nihayet bunun bir ikaz-ı ilahi olduğunu.
“Ben o zata su-i zanda bulundum. Bunun için bu dert geldi başıma” diye düÅŸündü. Demek ki, gerçekten büyükmüÅŸ ve herkes haklı olarak ilgi gösteriyormuÅŸ.
DoÄŸruca koÅŸtu mübarek türbesine.
Kalbindeki o inkâr gitmiÅŸ, yerini bir nedamet ve piÅŸmanlık almıştı.
İki diz üzerine edeble oturup, Yasin-i ÅŸerifi okumaya baÅŸladı.
Daha yarısına gelmemişti ki, bir gıcık geldi boğazına.
Ve kuvvetle öksürdü.
O öksürükle fırlayıp çıktı kılçık.
Yasin-i ÅŸerifi tamamlayıp, gönderdi mübarek ruhuna.
|