Mevlana Halid-i BaÄŸdadi hazretleri “rahmetullahi aleyh” zamanında bir vali, Abdülbaki adında bir kimseyi, BaÄŸdat’a vazifeli olarak göndermiÅŸti.
Abdülbaki Efendi, BaÄŸdat’ta bir ay kaldı.
Parası bitince, sıkıntıya düÅŸtü tabii.
Zira hiç tanıdık kimse yoktu bu ÅŸehirde.
“Kimden borç para alabilirim?” diye düÅŸünürken, Halid-i BaÄŸdadi hazretlerini “rahmetullahi aleyh” hatırladı birden.
“O, Allah’ın bir Veli kuludur. Benim hâlim, muhakkak o zata malumdur” diye düÅŸündü kendi kendine.
Tam Ona gitmek için hazırlanıyordu ki, kapısı çalındı.
Açtığında tanımadığı bir kimse vardı kapıda.
- Buyurun, kimi aradınız?
- Abdülbaki Efendi siz misiniz?
- Evet benim.
Elindeki keseyi uzatıp;
- Halid-i BaÄŸdadi hazretlerinin “rahmetullahi aleyh” selamları var, dedi. Belki parasız kalmıştır. İşbu hediyemizi lütfen kabul etsin buyurdular.
Sonra;
- İzninizle, dedi.
Ve ayrılıp uzaklaştı oradan.
Kim kimi seviyorsa
Bu zat, bir gün birkaç sevdiÄŸiyle sohbet ediyordu ki;
- Peygamberleri “aleyhimüsselam” seviyor musunuz? diye sordu onlara
- Elbette seviyoruz efendim, dediler.
- Eshab-ı kiramı aleyhimürrıdvan seviyor musunuz?
- Çok seviyoruz efendim.
- Peki ya Evliyaları?
- Onları da çok seviyoruz.
- O halde bir müjde vereyim mi size?
- Çok seviniriz hocam.
- Sizler, ahirette o çok sevdiÄŸiniz Peygamberlerle, Eshab-ı kiramla aleyhimürrıdvan ve Velilerle beraber olacaksınız.
Ve ekledi:
- Çünkü kiÅŸi, sevdiÄŸi kimselerle beraber olacaktır ahirette. Peygamber efendimiz “aleyhisselam” öyle buyuruyor.
|