Zünnun-i Mısri hazretleri “rahmetullahi aleyh”, çok ibadet yapar, nefsinin tek bir arzusunu yapmazdı.
O yerin, sirbaç diye bir mahalli yemeÄŸi vardı ki, çok sevilen bir yemekti o yörede.
Onu ne zaman yemek istese, kendi kendine;
“Ey nefsim, eÄŸer ÅŸunu yaparsan, onu sana yediririm” der ve o hayırlı iÅŸi yaptırırdı nefsine.
Bir bayram günü, nefsi bu yemeÄŸi istemiÅŸti yine.
O zaman da;
“Ey nefsim, Kur’an-ı kerimi bir defa hatmet, yedireyim onu sana” dedi.
Ve başladı okumaya.
Hatimi bitirince yedi o yemeÄŸi.
KuÅŸlar gölge yaptılar
Zünnun-i Mısri hazretleri “rahmetullahi aleyh” vefat edince, cenazesinde onbinlerce cemaat toplandı.
O gün de aşırı sıcak bir gündü ve fazla sıcaktan cenaze taşımakta meÅŸakkat olacaktı.
Namazı kılınıp da cenaze omuzlara alınınca, birden bire büyük grup halinde bir kuÅŸlar peyda oldu havada.
Birlikte uçarak cemaatin üstüne geldiler ve yol boyunca sıcaktan korudular onları. Yani kanatlarını açıp ve yan yana uçarak gölgelik ettiler onbinlerce insana.
Ertesi gün kabrini ziyarete gelenler, nurdan bir yazı gördüler kabrin üzerinde.
O, Allah’ın dostudur
Zira insan oğlunun yazısına benzemiyordu.
Her okuyan, şaşırıyordu hayretten.
Zira kabir üzerinde; (Zünnun, Allah'ın Evliyası ve dostudur. O, Rabbinin sevgisiyle canını feda etmiÅŸtir) yazıyordu.
O vefat edince bazı büyük âlimler, Resul-i mücteba’yı “aleyhisselam” rüyalarında gördüler.
Åžöyle ki;
Resulullah efendimiz “aleyhisselam”, eshabtan birkaç kiÅŸiyle otururken; (Siz, Hak âşığı Zünnunu tanıyor musunuz? O ÅŸimdi bize geliyor, kalkın Onu karşılayalım) buyurmuÅŸtu onlara.
|