Mevlana Halid-i BaÄŸdadi “kuddise sirruh” hazretleri, hocası Abdullah-ı Dehlevi hazretlerinin “rahmetullahi aleyh” himmetiyle yetiÅŸip kemale gelmiÅŸti.
Üstadı, kendisine icazet verip;
- Ey Halid! Åžimdi memleketine dön. Sen de bu nurları Hak âşıklarını kalbine sal ve kavuÅŸtur onlar Rablerine, buyurdu.
Mevlana Halid hazretleri;
- Efendim, bizim diyarda öyle âlimler var ki, pek fazla itibar ve ÅŸöhret sahibidirler. Hatta diÄŸer âlimler de onlara saygılıdırlar, diye arzetti.
Ve ekledi:
- Ben bu işe kalkışırsam, halk beni kabul etmez, serzeniş yaparlar.
Ayağına yüz sürerler
Üstadı cevabında;
- Ey Halid! Sen oraya gidince, vaziyet deÄŸiÅŸir, buyurdu. Sen o halka doÄŸru yolu anlat. Göreceksin ki, herkes gelip ayağının tozuna yüz sürecek, o itibarlı dediÄŸin âlimler de sana hizmetçi olacaklardır.
Sonra, bütün talebe ve ahaliyle birlikte uÄŸurladılar kendisini.
Åžehirden dört mil kadar yürüyerek.
Ve gözyaÅŸları içinde.
O gidince talebeye dönüp;
- Halid her ÅŸeyi aldı, götürdü, buyurdu.
Sonra da bir mektup yazıp gönderdi kendisine.
Mektup ÅŸöyle:
- Ey Allah’ın sevgili kulu Mevlana Halid! Esselamü aleyküm. Tepeden tırnaÄŸa kadar kusur içinde olan bu fakire öyle çok nimetler gelir ki, bunların ÅŸükrü için ne desem azdır. Zira bu nimetler söze ve yazıya sığmaz. Vücudumun her kılı dile gelse de ÅŸükrünün zerresini eda edemezler.
Senin elin, benim elimdir
Åžöyle devam etti:
- Bu nimetlerin en büyüÄŸü de sizi tanımamdır. Sizinle iftihar ediyorum. Çünkü bu yol, sizinle kuvvetlenip yayılacaktır. Alem, sizin teveccühlerinize kavuÅŸmakla baÅŸka alem oluyor. Rabbime ÅŸükürler olsun.
Ve ilave etti:
- Baki Billah’ın “rahmetullahi aleyh” talebesi içinde, İmam-ı Rabbani hazretlerinin “kuddise sirruh” yeri nasıl ayrı idiyse, ben de sizinle iftihar ediyorum. Siz, o memleketlerin, kutb-u alemisiniz. Zira İslamiyet, sizin vasıtanızla dünyaya yayılıyor.
Åžöyle bitirdi:
- Åžimdi sizin eliniz, benim elimdir. Sizi görmek, beni görmektir, vesselam.
|