Seyyid Ahmed Bedevi “rahmetullahi aleyh” hazretleri, yanına gelenlere, konuÅŸmadan önce bir kere teveccüh eder, ne kadar cahil biri de olsa, o tek nazarla bütün dereceleri geçirirdi.
Yani senelerce riyazet çekilerek kavuÅŸulan manevi makamlara, bir anda kavuÅŸurdu o kimse.
Ve yine o kimse ile hiçbir ÅŸey konuÅŸmadan, mutlak icazetini verir, gönderirdi.
Velhasıl kerametleri ciltlere sığmaz.
Ama biz, denizde damla misali bir ikisini yazıp bereketlenelim.
Bu zatı seven bir kimse, sırtında süt kabıyla geçiyordu bir yoldan.
O esnada bu büyük Veli de karşıdan geliyordu.
Mübarek zat, eliyle bir iÅŸaret etti kaba.
Kap düÅŸtü, süt döküldü.
Adamcağız da üzüldü tabii.
Ama iÅŸin hikmetini bilmiyordu garip.
Ne zaman ki kabın içinden çıkan ölü yılanı gördü.
O zaman çok sevindi iÅŸte.
Zira süt dökülmeseydi yılanı göremeyecek ve o sütü içip zehirleneceklerdi.
Allah’ın en sevdiÄŸi ibadet
Bu zat, bir gün cemaatine;
- Allahü teâlânın en çok razı olduÄŸu ibadet nedir, biliyor musunuz? diye sordu.
- Bilmiyoruz efendim, dediler.
- Allahü teâlânın en çok beÄŸendiÄŸi ibadet, Allah’ın dinini, Onun kullarına anlatmaktır, buyurdu.
- Yani Emr-i maruf mu efendim?
- Evet. Kimin elinde ne imkân varsa, bu hizmete iÅŸtirak etmelidir. İlmi olan ilmiyle, parası olan parasıyla, malı olan malıyla.
- Yapılmazsa hocam?
- Yapmayan büyük günaha girer. Allahü teâlâ da, Sevgili Habibine, Onlara ticareti öÄŸret! demedi.
- Ne dedi efendim?
- Benim kullarıma beni anlat! Benim emir ve yasaklarımı bildir! buyurdu. Yani bu iÅŸ, Peygamber mesleÄŸidir. Bu hizmeti yapanlara müjdeler olsun.
|