Müslim bin Yesar “rahmetullahi aleyh”, tabiin-i izamdan olup, çok ibadet yapardı.
Kalbini Allah sevgisi sarmış, kul olmanın tadına varmıştı.
Dünyadan soÄŸumuÅŸ, ibadete vermiÅŸti kendisini.
Namazı öyle güzel kılardı ki, görenler hayran olur, ibret alırlardı bu büyük Veli’den.
O, namaza durduÄŸunda her ÅŸeyi unutur, sanki bu dünyadan çıkar, etrafında olan hadiselerden habersiz olurdu.
Bir gün Basra'da bir camide namaza durmuÅŸtu ki, zelzele oldu birden.
O sarsıntı ile bir direk yıkıldı ve kubbe çöktü.
Cemaat can havliyle dışarı kaçtılar.
Hayrola, bir ÅŸey mi oldu?
Müslim bin Yesar hazretleri ise duymadı olanları.
Devam etti namazına.
Daha sonra cemaat, kendisini kurtarmaya geldilerse de saÄŸ ve sâlim namaz kılarken gördüler kendisini.
Şaşırdılar:
Namazdan selam verince;
- GeçmiÅŸ olsun efendim, dediler.
O hayretle sordu.
- Neden, bir ÅŸey mi oldu?
- Zelzele oldu, direk yıkıldı, kubbe çöktü, duymadın mı bunları?
- Hayır, ne zaman oldu bunlar?
- Az önce.
- Hiçbir ÅŸey duymadım.
En üstün haslet
Bir gün bazı sevenleri;
- Efendim, insandaki en üstün haslet nedir? diye sordular bu zata.
Cevabında;
- En üstün haslet, kâmil akıldır, buyurdu.
- O yoksa efendim? dediler.
- Güzel edeptir, buyurdu.
- O da yoksa efendim?
- Kendisiyle istişare edilecek şefkatli bir arkadaştır.
- O da yoksa efendim?
- Sükut etmektir.
|